01-07-2025 08:29:55

Daha iyi yaşlılık için 7 öneri

Yaşlanmak kaçınılmaz ama nasıl yaşlandığımız bizim elimizde. Genetik miras, yaşam tarzı nasıl yaşlanacağımızı belirlese de sağlıklı yaşlanmak için tek başına çaba yetmiyor. Sosyal destek, Akdeniz diyeti, egzersiz, uyku, sosyal ilişkiler, stres yönetimi, temiz çevre ve hobiler yaşlılığı yük olmaktan çıkarabilir.
Daha iyi yaşlılık için 7 öneri
Türkiye hızla yaşlanıyor. Doğurganlık oranları düşüyor, yaşam süresi uzuyor, 65 yaş üstü nüfus toplam nüfus içindeki payını her yıl biraz daha artırıyor. Bu demografik dönüşüm yalnızca geleceğe dair bir öngörü değil artık bugünün çok somut bir gerçeği. Yaşlanma, artık sadece bireysel bir durum değil, sağlık sistemlerinden sosyal güvenliğe, şehir planlamasından konut politikalarına kadar her alanı yeniden düşünmemizi gerektiren büyük bir toplumsal başlık haline gelmiş durumda. Tam da bu noktada yanıtlanması gereken sorular çoğaldı: Sağlıklı bir yaşam gerçekten mümkün mü? Uzun yaşamak kadar, sağlıklı yaş almak da mümkün mü? Hangi alışkanlıklar bizi ileri yaşlarda da zinde tutar? Ne yemeli, nasıl yaşamalı, nelere dikkat etmeli? Fiziksel sağlığı korumanın yanı sıra ruhsal dengeyi, sosyal bağları ve yaşam kalitesini sürdürmek için neler yapılmalı? Yaşlılığa bireysel olarak nasıl hazırlanmalı? Toplum ne yapmalı, devlet nasıl destek vermeli? Tüm bu soruların yanıtlarını, Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü Kurucusu ve Türkiye’de bu alandaki öncü isimlerden biri olan Prof. Dr. İsmail Tufan Milliyet’e anlattı. 1- Akdeniz diyetiSağlıklı yaşlanmanın yolunun sofradan geçtiğini anlatan Prof. Dr. Tufan şu öneride bulunuyor: “Beslenme, sağlıklı bir yaşamın temel taşlarından biri. Dengeli ve doğal beslenme yalnızca yaşam süresini uzatmakla kalmıyor aynı zamanda birçok kronik hastalığın da önüne geçiyor. Özellikle Akdeniz usulü beslenme, zeytinyağı, sebze, meyve, balık ve tam tahılları merkezine alan yapısıyla öne çıkıyor. Bu beslenme biçiminin kalp-damar hastalıkları, diyabet ve obezite riskini düşürüyor, hücresel yaşlanmayı yavaşlatarak genel sağlığı destekliyor.”2- 150 dakika egzersizHareketsiz yaşamın yaşlanmayı hızlandırdığını vurgulayan Prof. Dr. Tufan, “Bedensel aktivite, uzun ve sağlıklı ömrün vazgeçilmezlerinden. Araştırmalar, haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta egzersiz yapan bireylerin daha uzun yaşadığını, yaşlılıkta ise daha az kronik hastalıkla karşılaştığını ortaya koyuyor. Egzersizle dolaşım sistemi hızlanıyor, oksijen hücrelere daha kolay taşınıyor. Yoga ve Tai Chi gibi uygulamalar stres yönetimine katkı sağlıyor. Ağırlık ve direnç egzersizler de düşme riskini azaltıyor” diyor.3- Kaliteli uykuUyku kalitesine de özel bir parantez açan Prof. Dr. İsmail Tufan, şöyle diyor: “Yetersiz uyku; zihinsel yorgunluğa, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve kronik hastalıklara yol açabiliyor. Yetişkinlerin günde 7-8 saat kaliteli uyku uyumalı. Teknolojik cihazları yatmadan önce kullanmamak, uyku hijyenine dikkat etmek sürecin sağlıklı işlemesi için önemli.”4- Temiz bir çevreProf. Dr. Tufan şunları aktardı: “Temiz bir çevrede yaşamak, sağlıklı bir ömür için vazgeçilmezdir. Hava kirliliği, kirli su ve toksik maddelere maruz kalmak insan sağlığını doğrudan tehdit ediyor.”5- Stres yönetimiProf. Dr. İsmail Tufan, “Stres, kronikleştiğinde kalp-damar hastalıklarından depresyona kadar pek çok rahatsızlığa zemin hazırlıyor. Meditasyon, derin nefes teknikleri ve doğayla temas,  gevşeme yöntemleri günlük yaşamda olmalı. Bu aktiviteler zihinsel dayanıklılığı artırıp, fiziksel sağlığa katkı sunuyor” dedi.6- Hedefin olmalıYaşamda hedef sahibi olmanın da sağlıklı yaşlanmada kilit rol oynadığını ifade eden Prof. Dr. Tufan şunları dedi: “Yeni hobiler edinmek, gönüllü çalışmalara katılmak uzun ömrün psikolojik temel taşları arasında. Genetik yapı, bazı bireylere avantaj sağlasa da çevresel koşullar ve yaşam tarzı genetik etkileri tersine çevirebilir.”7- Sosyal bağlarProf. Dr. Tufan, sosyal ilişkilerin güçlenmesinin psikolojik dayanıklılığı artırdığını söylüyor: “Aile bağları ve arkadaş çevresi, yaşam doyumunu yükseltirken, izolasyondan uzak bir yaşam da hastalık riskini düşürüyor. Sosyal olarak aktif bireylerde, sağlık sorunları daha az görülüyor.”  Yaşlılığa Hazırlık ProgramıYaşlılığa hazırlığın bilinçli bir süreç olarak ele alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tufan’ın geliştirdiği “Yaşlılığa Hazırlık Programı”yla da bireylerin yaşlılık dönemine yalnızca fiziksel değil, zihinsel, sosyal ve ekonomik olarak da donanımlı şekilde hazırlanmasını hedefleniyor. Özellikle 50-64 yaş grubunu kapsayan bu programda, sağlıklı beslenmeden düzenli egzersize, uyku düzeninden stres yönetimine, hafızayı güçlendiren zihinsel faaliyetlerden sosyal ilişkilerin önemine, ekonomik güvenlikten teknolojik okuryazarlığa kadar pek çok başlık ele alınıyor.Sosyal bakım sigortası olmazsa olmazProf. Dr. İsmail Tufan’a göre sosyal bakım sigortası, Türkiye’nin yaşlanan nüfus yapısına karşı geliştirmesi gereken en stratejik sosyal güvenlik araçlarından biri. Bakım yalnızca “evde yapılan yardım” olarak değil, sistematik, sürdürülebilir ve hakkaniyetli bir kamu politikası olarak ele alınmalı. Prof. Dr. Tufan sistemi anlattı: “Sosyal bakım sigortası, bakım ihtiyacını sadece aileye yıkan değil, devletin aktif olarak rol aldığı, finansmanı toplumca paylaşılan bir sigorta modelidir. Emeklilik sigortası gibi düşünülmeli, herkes katkıda bulunmalı ama karşılığında bakım garantisi almalı. Bu sigorta sayesinde, bakıma muhtaç birey ‘iş veren’ konumunda olacak ve bakım hizmetini kimin vereceğine kendisi karar verebilecektir. Bakım sadece para meselesi değildir. Aynı zamanda bakım verenlerin sosyal güvenliği, emeklilik hakları, eğitimleri ve dinlenme süreleri gibi konular da düşünülmelidir. Sistemi yürütmek için çalışanlardan, iş verenlerden ve emeklilerden yüzde 3-4 katkı alınabilir. Tıpkı emeklilik sigortasında olduğu gibi.” Yardımlar nasıl düzenlenebilirProf. Dr. Tufan, yardım sistemini 3 temel başlıkta özetledi:1-Mali yardım: “Bakım aylığı, bireyin bakıma muhtaçlık derecesine göre belirleniyor. Derece ‘0’ olanlara yardım yapılmıyor. Bu, o anda destek gereksiniminin çok düşük olduğunu gösteriyor ama bu durum zamanla değişebilir. Sigorta sisteminde birey her zaman yeniden başvuru yaparak bilirkişi tespiti talep edebilir.2- Bakım verene destek: Sosyal bakım sigortası, bakım veren kişiyi de kapsıyor. Bu kişiler yılda 8 hafta izin hakkına sahip olmalı. Bu sürede geçici bir bakıcı devreye giriyor ve bakım aylığı o kişiye yönlendiriliyor. Eğer bakım veren kişi uzun süreli bakımı üstlenmiş bir aile üyesi veya akraba ise, sosyal bakım sigortası bu kişinin emeklilik primlerini de ödeyerek sosyal güvencesini destekliyor.3- Ayni yardım: Gerekli cihazlar, konutun bakım dostu hâle getirilmesi, bez gibi medikal ürünlerin karşılanması gibi yardımlar sosyal bakım sigortasının kapsamında yer alıyor. Bu bilirkişinin değerlendirmesine göre sağlanıyor.YARINProf. Dr. Başar Bilgiç, Türkiye’de yaşlılık döneminde en sık karşılaşılan nörolojik hastalıklardan biri olan Alzheimer’ı...Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu ise çoğu zaman göz ardı edilen ancak yaşlılıkta yaygın biçimde görülen yalnızlık depresyonunu anlatacak...
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI