Ülkenin dört bir yanında yükselen alevler, insani değerleri ve toplumsal dayanışmayı da sınıyor. Yangınlara karşı yalnızca profesyonel ekipler değil, gönüllü vatandaşlar da büyük fedakârlıklar gösteriyor. Bursa’da geçirdiği ameliyatın ardından sahaya giden itfaiye eri Ramazan Şaşkın’ın kalp krizi geçirip hayatını kaybettiği de yansıyor haberlere, yorgun düşen ekiplerin halı sahada uyuduğu da...Kendi imkanlarıyla yardıma koşan motosikletli kuryeler ise yiyecek ve su taşıyarak, hortum çekerek çalışmalara destek veriyor. Gönüllüler alevlerin tehdit ettiği Hayvan Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’ndeki canlıların tahliyesi için de büyük çaba gösteriyor.
Tüm bu özveriye rağmen, sosyal medyada yapılan bazı paylaşımlar ise büyük tepki topluyor. Daha önce sosyal medya fenomeni İmren Karadeniz’in İzmir’deki yangın sırasında yaptığı “gün batımı” paylaşımı tepki çekerken son olarak Bursa’da bir kadının evinin camından alevleri göstererek şarkı söylemesi eleştirilerin hedefi oldu. Bir içerik üreticisinin itfaiye kostümü giyip “yangın makyajı” yaptığı video da tepki topladı. Peki uzmanlar bu durumu nasıl değerlendiriyor?
‘DUYARLILIK YERİNE GÖSTERİ’
Uzman Psikolog Sema Balık Okutan: Bu bir tepki değil. Bu bir felakete duyarlılık değil. “Ne kadar duyarlı” algısı yaratmak için yapılan bir eylem. Aslında süreçten, acının gerçekliğinden uzaklaşıyoruz. “Duyarlılık” maskesi altında benlik arayışının yaygınlaştığını görüyoruz. Burada kişi kendini o yangın üzerinden var etmeye çalışıyor. O görüntüler viral oldukça bu çaba daha da yaygınlaşıyor. Burada insanlar maalesef görülme ihtiyaçlarını olumsuz davranışlar üzerinden karşılamaya çalışıyor. Görünür olmak da bir haz aracına dönüştü. Paylaşım yapıyor, şarkı ekliyor, ağlıyor gibi yapıyor ama aslında sürece tepki göstermiyor. O görüntüde kendini gösteriyor. Bu davranışların altında çok büyük psikolojik yaralar var. Bu sadece beğeni arayışı değil, onay bağımlılığı, narsistik ihtiyaçlar. Toplumun kanayan yarasını alıyor, üzerine efekt koyuyor, şarkı koyuyor, kendini koyuyor ve görünür oluyor. İnsanlar artık toplumsal sorunlara duyarlılıkla değil, gösteriyle yaklaşıyor.
‘DİKKAT TACİRLİĞİ’
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan: “Eskiden marjinal kabul edilen ‘dikkat tacirliği’ artık sıradanlaştı. Çünkü günümüzde sermaye yalnızca parayla değil dikkat, izlenme ve veriyle büyüyor. Herkes izlenmek için yarışıyor. Bu yarışta etik ve ahlaki kaygılar geriye itildi. En uç davranış en çok etkileşim alıyor. Şok edici olan öne çıkıyor, ödüllendiriliyor. Bu yüzden birçok içerik üreticisi bir felaket yaşandığında ilk olarak “Buradan nasıl viral bir paylaşım çıkar?” diye düşünüyor. Yangın, sel, deprem onlar için artık birer sahne. Kendilerini gösterecekleri, ilgi toplayacakları birer fon. Bu kişiler elbette eleştirilmeli ama onları bu hale getiren dijital sistemi de sorgulamalıyız. Sosyal medya bu tür davranışların sergilenmesini kolaylaştırıyor. Yüz yüze ilişkilerde insanlar bu kadar pervasız olamazdı. Çünkü eskiden aile, arkadaş, mahalle gibi toplumsal yapılar bireyi denetler, uyarır, gerektiğinde dışlardı. Şimdi ise denetçi algoritma. Ve algoritma ahlakı değil etkileşimi ödüllendiriyor.‘
ÖNEMLİ OLAN DAYANIŞMA’
Bursa’daki orman yangını nedeniyle birçok kişi seferber oldu. O isimlerden biri de Oyma Döner’in sahibi Hakan Dalgıç. Dalgıç, AFAD’la koordineli olarak yangın bölgesindeki vatandaşlara ve görevlilere döner göndermeye başladı. AFAD ekiplerinden gelen bilgiye göre, sahada görev yapanların hızlı ve pratik şekilde beslenebilmeleri önem taşıyor. Döner, hem kolay tüketilebilir olması hem de doyuruculuğuyla ön plana çıkıyor. Dalgıç da bu ihtiyacı karşılamak için gönüllü olarak döner servisine başladı.‘VATAN İÇİN...’Dalgıç, daha önce de deprem bölgesinde AFAD koordinasyonunda ücretsiz hizmet verdiğini belirterek, şunları söyledi: “Burada ne yapıyorsak bu vatan için yapıyoruz. AFAD ekipleri kuru fasulye, pilav gibi yiyeceklerin geldiğini ancak bunları yemenin kolay olmadığını söyledi. Döner daha pratik. Dayanışma bu süreçte önemli” dedi. Dalgıç, Türkiye’nin dört bir yanından ve yurt dışından binlerce telefon aldığını belirtti: “İnsanlar ‘IBAN gönder, para gönderelim’ dediler. Ama ben bu yardımı maddi bir karşılık için yapmıyorum, paraya da ihtiyacım yok. Asıl önemli olan dayanışmanın kendisi.”