Ardahan’ın soğuğunu bilmeyen, oranın insan sıcaklığını da bilemez… Benim hikâyem; rüzgârın sert estiği ama gönüllerin yumuşacık olduğu Kaşlıkaya Köyü’nde başlıyor.
Çocukluğum, taşlı köy yollarında düşe kalka büyüdü. Sabahları pencereden uzanan bakışlarım, göz alabildiğine meralara takılırdı. O genişliğin adı benim için özgürlüktü. Karın üzerinde her adım attığımda çıkan o gıcırdayan ses, hâlâ kulaklarımda… Yanaklarımız soğuktan kızarırdı ama içimiz sıcacıktı; mutluluğun kızarıklığıydı o.
Köy hayatında her şey daha samimi, daha gerçekti. Çocuk kalbim, dünyanın en huzurlu köşesinde atıyordu. İşte tam o yıllarda, ailemle başlayan büyük bir yolculuğun ilk adımı atıldı…
Dedemin görevi gereği taşındığımız Van’ın Erciş ilçesi, hayatımda bambaşka bir sayfa açtı.
Dedem; uzun kış gecelerinde anlattığı hikâyelerle hayallerimi büyütürdü.
Ninem; mutfaktan yükselen o mis kokulu yemekleriyle yalnızca karnımı değil, ruhumu da doyururdu.
Ve teyzem… Okuldan eve geldiğimde bir bayram havası estiren kişi… Güler yüzüyle, kucaklayan sıcaklığıyla kendimi hep çok özel hissettirirdi.
Ama büyümek; valizini sadece giysilerle değil, özlemlerle de doldurmaktır…
Erciş’te daha geniş sınıflarla, daha kalabalık bir okul ortamıyla tanıştım. Silgim ve kalemim çantamdaydı ama Kaşlıkaya’nın kokusu hep kalbimdeydi. Orada kurduğum arkadaşlıklar, bana bambaşka dünyaların kapılarını araladı. Hayat daha hızlı akıyordu; fakat dedemden, ninemden aldığım değerler bu hızın içinde bile ayakta durmayı öğretti.
Ve yollar bir kez daha değişti…
Bu kez yönüm Ankara’ydı.
Başkent’in yoğun kalabalığı, yabancı sokaklar, hızlı akan yaşam… İlk başta gözümü korkuttu. Fakat anladım ki insan, nereye giderse gitsin; yüreğinde taşıdığı kökler ona hep yol gösterir.
Ankara’da okula devam ederken; sorumluluğun, çabanın ve kendi yolunu çizmenin anlamını öğrendim. Bazen özlemi cebime koyup derse girdim. Bazen gece pencereden yıldızlara bakıp Ardahan’ın berrak gökyüzünü düşledim.
Bugün geçmişe dönüp baktığımda şunu çok daha iyi anlıyorum:
Bir insanın ilk öğretmeni ailesidir.
İlk yuvası ise çocukluğudur.
Benim çocukluğum;
Kaşlıkaya’nın bembeyaz karında,
Erciş’in okul bahçesinde,
Ankara’nın kalabalık sokaklarında
harmanlanarak beni ben yaptı.
Ardahan…
Yalnızca doğduğum şehir değil;
Ne zaman kalbim üşüse, sığındığım sımsıcak bir hatıra.
Çünkü çocukluğum orada kaldı…
Ama yüreğim hâlâ orada atmayı sürdürüyor.