Türkiye, Batı ile olan ilişkilerini dengeli bir şekilde yürütme arayışında önemli bir adım atarak BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) grubuna resmen üyelik başvurusunda bulundu.
Türkiye, NATO'daki yükümlülüklerini sürdürürken küresel etkisini artırmak ve Batı dışındaki ülkelerle yeni bağlar kurmak amacıyla BRICS'e katılmayı talep etti. Bu hamle, Türkiye'nin son yıllarda izlediği çok kutuplu dış politika stratejisinin önemli bir yansıması olarak dikkat çekiyor.
BRICS NEDİR?
BRICS, dünya ekonomisinde önemli bir yer tutan beş gelişmekte olan ülkenin oluşturduğu bir grup. 2006 yılında Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in bir araya gelmesiyle BRIC olarak kurulan grup, 2011 yılında Güney Afrika'nın katılımıyla BRICS adını aldı. Grup, dünya nüfusunun %41'ini, küresel ekonomik üretimin %25'ini ve dünya ticaretinin %20'sini temsil ediyor. BRICS ülkeleri, Batı'nın hegemonyasına karşı alternatif bir ekonomik ve siyasi güç merkezi olarak görülüyor ve özellikle IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların mevcut yapısını sorguluyor.
TÜRKİYE'NİN BRICS'E YÖNELİMİ
Türkiye'nin BRICS'e katılım başvurusu, Avrupa Birliği'ne üyelik sürecindeki tıkanıklık ve NATO müttefikleri ile yaşanan gerilimlerin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin hem Doğu hem de Batı ile aynı anda ilişkilerini güçlendirmesi gerektiğini defalarca vurgulamıştı. Bu bağlamda BRICS'e katılma isteği, Türkiye'nin küresel arenada daha bağımsız ve çok yönlü bir rol üstlenme arzusunu yansıtıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018'de Güney Afrika'da düzenlenen BRICS zirvesine katılmış ve burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bu tür çok taraflı platformlarda yer almasının önemine değinmişti. Erdoğan, Türkiye'nin Batı ile bağlarını koruyarak, Doğu ile de güçlü ilişkiler kurmasının ülkenin stratejik çıkarları açısından kritik olduğunu belirtmişti.
NATO VE BRICS ARASINDA TÜRKİYE
Türkiye'nin BRICS'e yönelimi, NATO içindeki bazı müttefikleriyle yaşanan anlaşmazlıkların gölgesinde gerçekleşiyor. Özellikle Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesi sonrasında, Türkiye'nin Rusya ile sürdürdüğü ilişkiler NATO'da tartışma konusu olmuştu. Ancak Türkiye, BRICS üyeliğiyle Batı'dan tamamen kopmak gibi bir niyet taşımıyor. Aksine, bu hamleyle Doğu ve Batı arasındaki ilişkilerini dengelemeyi ve çeşitlendirmeyi hedefliyor.
BRICS, Türkiye'ye IMF ve Dünya Bankası gibi Batı'nın hâkim olduğu uluslararası finans kuruluşlarına alternatif arayışında yeni fırsatlar sunabilir. Bu üyelik, Türkiye'nin Çin ve Rusya ile ekonomik iş birliğini artırmasına ve küresel ekonomik sistemde farklı yaklaşımlar geliştirmesine olanak tanıyabilir.
BRICS ÜYELİĞİNİN TÜRKİYE İÇİN ANLAMI
Türkiye'nin BRICS'e katılımı, ülkenin küresel ekonomik ve siyasi arenada daha bağımsız bir aktör olarak konumlanma arzusunun bir parçası olarak görülebilir. Bu adım, Türkiye'nin çok kutuplu dünya düzeninde hem Doğu hem de Batı ile dengeli ilişkiler geliştirme stratejisinin önemli bir unsuru olarak karşımıza çıkıyor. BRICS üyeliği, Türkiye'ye sadece ekonomik iş birliği fırsatları sunmakla kalmayacak, aynı zamanda küresel nüfuzunu artırma yolunda yeni bir platform sağlayacak.
“TÜRKİYE'NİN STRATEJİK KONUMU GÜÇLENİYOR”
Uluslararası İlişkiler Uzmanları, Türkiye'nin BRICS'e katılım başvurusunu değerlendirirken, Türkiye'nin BRICS’e katılma hamlesinin, ülkenin çok yönlü dış politika stratejisinin bir uzantısı olduğunu belirtiyor. Batı ile olan ilişkilerde yaşanan iniş çıkışlar ve Avrupa Birliği ile üyelik sürecinde kaydedilen ilerlemenin sınırlı kalmasının, Türkiye'yi alternatif küresel işbirliği arayışına ittiğini kaydeden uzmanlar, BRICS üyeliğinin Türkiye'ye özellikle ekonomik alanda yeni fırsatlar sunabileceğini ve Türkiye'nin Avrupa ile Asya arasında bir köprü olarak stratejik önemini pekiştirebilieceğini ifade ediyor. Uzmanlar ayrıcabu sürecin NATO ile olan ilişkilerde yeni tartışmalara da yol açabileceğinin altını çiziyor.