Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "Özel hastaneler mevzuatını tamamen yeniliyoruz. Özel hastanelerde mevzuat açısından bazı değişikliklere ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Kamu hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelerin tamamı aynı standartta hizmet vermek zorunda." dedi.
Bakan Memişoğlu, haber ajansı, televizyon ve gazetelerin sağlık muhabirleri ile Bakanlıkta bir araya geldiği toplantıda, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Göreve geldiği dört aylık süreçte 28 şehre gittiğini, sadece kamu değil, üniversite ve özel sektör dahil tüm sağlık çalışanlarının sorunlarını dinlediklerini, toplantılar düzenlediklerini anlatan Memişoğlu, "Genel anlamda arkadaşlarımızın taleplerini aldık. Çünkü sonuçta biz, onlar için de buradayız. Onlarla hizmet sunmak, onlara destek vermek, onlarla beraber çalışmak için buradayız, sorunları yerine tespit ederek daha etkin çözmeye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Sağlıkta bilimsel çalışmaların yapılmasının ve geliştirilmesinin önemine dikkati çeken Memişoğlu, "Üretmemiz lazım, bilim üretmemiz lazım. Bu konuda bir ekosistem oluşturuyoruz." diye konuştu.
Bunun için bilim insanlarını, finansı ve devletin bir araya getirilmesi gerektiğini aktaran Memişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: Bakın, bilim yapmayacağız sadece, bilim üretmemiz gerekir. Bilim malzemesi üretmemiz gerekir, ilaç üretmemiz gerekir. Onun için biz TÜSEB'i bu konuda, bu ekosistemi oluşturacak şekilde dizayn ediyoruz. Üreten sağlık demek esasında, gelecekteki 10 sene sonraki, 20 sene sonraki sağlık ekosisteminin en önemli parçası olsun istiyoruz. USHAŞ'ı da yeniden yapılandırıyoruz. Bu iki konu bizim için önemli. Nasıl temel sağlık ve koruyucu sağlık diyorsak, en az onun kadar da üreten sağlık ve sağlık teknolojisini, bilimini Türkiye'de üretir hale getirmemiz gerekir.
Bakan Memişoğlu, Meclis'e sunulan Aile Hekimliği Kanunu'nda değişiklikleri de içeren kanun teklifinde aile hekimlerinden alınacak bazı özel amaçlı raporların ücretlendirilmesinin öngörüldüğüne ilişkin soru üzerine, bu teklife ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına görüş bildirdiklerini ifade etti.
Halihazırda isteğe bağlı raporların zaten hastanelerde ücretli olarak verildiğine dikkati çeken Memişoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: İsteğe bağlı raporlar, zaten ikinci ve üçüncü basamak hastanelerde fiyatlandırmayla yapılıyor. Yani hastaneye gittiğiniz zaman bu raporları ücretli alıyorsunuz. Aile hekimleri bu raporları, ikinci ve üçüncü basamaktaki fiyatlandırması nasılsa, onlardan daha ucuza verebilsin istediğimiz için uygunluk verdik. Bu fiyatlandırılmayan bir rapor değil, onu bilmenizi istiyorum. Sadece aile hekimliğinde yapılacaksa, ondan da ücret alınmasını istiyoruz. Ücretler de aile hekimliğine ve aile sağlığını merkezlerinin fiziki yapısının düzeltilmesine harcanacak. Yani yeni bir ücret alınıyormuş gibi algılanmasın. Zaten ikinci ve üçüncü basamakta isteğe bağlı raporlar ücretlidir. Bu raporların aile hekimleri tarafından da verilmesini, verilirken ikinci ve üçüncü basamaktan belirli miktarda daha az alınmasını istiyoruz.
Aile hekimlikleri ile ikinci basamak hastanelerde entegrasyonu sağlamak istediklerinin altını çizen Memişoğlu, "Aile hekimliğinde çözülecek veya tedavi edilecek bir hastalığın ikinci ve üçüncü basamağa gitmeden çözülmesini arzu ediyoruz. Doğru yerde, doğru zamanda, etkin tedaviyi yapacak şekilde organizasyon yapmaya çalışıyoruz. Hasta eğer aile hekimliğinde tedavi edilecekse, onun acil servise veya ikinci üçüncü basamağa gitmesine gerek olmasın." ifadelerini kullandı.
Bakan Memişoğlu, şöyle devam etti: Aile hekimiyle şöyle bir yetki açıyoruz; diyoruz ki, sen kendi hastalarına randevu alabilirsin. ve bütün hastanelerde yüzde 10 kontenjanı, MHRS kontenjanını, bir gün önceki mesai bitimine kadar aile hekimine açıyoruz. Böylece aile hekimlerini kendi hastaları için hastanelerden randevu alabilir hale getiriyoruz. Böylece entegrasyonu sağlayacağız. Önümüzdeki sene itibarıyla karşılıklı haberleşmeyi sağlayacak bir yapıyı inşa edeceğiz. Çünkü ikinci basamakla, birinci basamağın entegrasyonu ve birbiriyle haberleşmesi çok önemli.
Aile hekimlerine yönelik geleneksel ve tamamlayıcı tıp eğitimlerine ilişkin soru üzerine, kanun teklifinin yasalaşması durumunda, eğitimlere yönelik ikincil mevzuatın çıkarılacağını anlatan Memişoğlu, şu açıklamalarda bulundu:
"İkincil mevzuatla birlikte eğitimleri de artıracağız. Bu konuda bir sıkıntı olmayacak. Geleneksel tıpla şu andaki tıbbın entegre olarak çalışması taraftarı olan bir mantıkla yaklaşıyoruz. İnsan sağlığına faydası olacak her türlü uygulamayı yapılabilir hale getirmek için uğraşıyoruz. Bu konuda aile hekimlerinin daha etkin olması için böyle bir mevzuat çıkarıyoruz. Bunun ikincil mevzuatları da kanundan sonra çıkacaktır. Nasıl çalışılacak, nasıl bir sistem kurulacak bunlara bakacağız." açıklamasında bulundu.
Çıkacak yönetmelikler ve kanun ile temel sağlık hizmetlerinin, birinci basamak sağlık hizmetlerinin öncelikli olması için uğraştıklarını vurgulayan Memişoğlu, "Aile hekimlerimizin kaygılarını anlıyorum. 5-6 ay geçtikten sonra çok daha iyi yerlerde olacağımızı düşünüyoruz. Uygulamadan sonra uygulamanın faydalı ve sıkıntılı yönlerini de görmüş olacağız. Öngörümüz, bu uygulamalar aile hekimliği sistemini daha etkin hale getirecek ve sistemin odağına koyacak. Uygulamadan sonra gerekli takipleri yaparak, iyi yönde revizelere de gidebiliriz." dedi.
Yeni yönetmelikle "aile hekimlerinin ilaç yazamadığı" şeklinde dezenformasyonların da yapıldığını belirten Memişoğlu, düzenlemeye ilişkin şu bilgileri paylaştı: Bir dönem içinde kendi hasta grubuna yazılan ilaç miktarı, önceki dönemde yazılan ilaç miktarı ile aynıysa veya daha azsa aile hekimine teşvik veriyoruz. Bir dönem önceye kıyasla kayıtlı nüfusun hastaneye gidiş sayısı aynıysa veya daha azsa bu aile hekiminin o nüfusu daha sağlıklı hale getirdiği anlamına gelir. Bu noktada teşvik ve ek ödeme veriyoruz. Üstelik bu teşviki iki kat artırdık. Aile hekimine kendi nüfusundaki sağlık sorumluluğunu veriyoruz. Nüfusunu sağlıklı tutan aile hekimleri başarılı olmuş demektir. Hiçbir hekimin tedavi işleyişine müdahale etmeyiz ve ilaç yazmasına engel olmayız. 'Biz ilaç yazamıyoruz, Bakanlık yasakladı' deme niyetinin hoş olmadığını düşünüyorum.
Bakan Memişoğlu, çalışan ve hasta memnuniyetine yönelik bir başka soru üzerine, "Ekim ayından bu yana İl Sağlık Müdürlerimizi, İlçe Sağlık Müdürlerimizi ve Başhekimlerimizi belli parametrelerle takip ediyoruz. Çalışan memnuniyeti, hasta memnuniyeti, müracaat oranları konularını elektronik sistem üzerinden değerlendiriyoruz. Yöneticileri bir önceki döneme göre kıyaslıyor, başarı endekslerini ölçüyoruz. Bu endeksleri kendileri de görebiliyor. Kamu hastaneleri ve sağlık turizmiyle ilgili çalışmalarımız devam edecek. Bazı mevzuat değişiklikleri yapacağız." dedi.
Doğurganlık oranındaki düşüş ve sezaryen ameliyatlara ilişkin soruya karşılık sezaryenin bir ameliyat yöntemi olduğuna dikkati çeken Memişoğlu, sosyoekonomik nedenler, şehirleşmenin etkileri ve ailenin küçülmesi gibi öne çıkan birçok hususun doğurganlık oranını etkilediğini söyledi.
Bakan Memişoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birlikte bu konuyla mücadele ettiklerinin altını çizerek, "Primer sezaryen oranı, Dünya Sağlık Örgütü'nün açıkladığı veriye göre 10 doğumdan yalnızca bir veya ikisinde olabilir. Ancak bizim primer sezaryen oranımız her iki doğumdan birinde olacak şekilde. Toplum sezaryeni bir doğum şekli olarak algılıyor." ifadelerini kullandı.
Bu kapsamda yeni bir mevzuat hazırlığında olduklarını bildiren Memişoğlu, şöyle konuştu:
"Ebelerimizi daha aktif hale getirip hamilelikte, doğumda ve doğum sonrasında annenin daha çok desteklenmesi için çalışıyoruz. Annenin bu duygusal döneminde anneyi doğuma hazırlaması gereken kişi ebedir. Ebelerin etkinliğini artıracak bir mevzuat çalışmamız da var. Bu hafta veya önümüzdeki hafta yayımlanacaktır. Ebelerin etkin olmasını istiyoruz. Gebeliğin özellikle son üç ayında, annelik duygusunun daha yoğun yaşanmaya başladığı aşamada, ebelerin gebeleri doğuma hazırlamalarını istiyoruz.
Yalnızca anne değil, bebek açısından da normal doğumun önemli faydaları olduğunu söylüyoruz. Doğurganlık oranı ile ilgili Bakanlıklar olarak elimizden geleni yapıyoruz. Biliyorsunuz annelerin izin sayıları artırıldı. Ücretsiz izinler kaldırılarak ücretli izin haline getirildi. Bunlarla ilgili çalışmalar devam ediyor. Annelere ve anne adaylarına doğumun fizyolojik bir olay olduğunu anlatmak için hep beraber çaba harcamalıyız."
Sezaryen konusundaki toplumsal talebin değiştirilmesinin, bu konuda bilinç ve farkındalık oluşturulmasının önemine işaret eden Memişoğlu, "Sezaryenin bir ameliyat olduğunu, doğum şekli olmadığını topluma anlatmamız lazım. Tıbbi olarak 10 doğumdan bir veya ikisinde ameliyat gerekebilir. Sekizinde ameliyat gerekmeyen fizyolojik bir olayda, birçok doğum sezaryenle gerçekleşiyorsa bu alanda bir sıkıntı var demektir." değerlendirmesini yaptı.
Normal doğumu bütünsel olarak destekleyecek birçok parametrenin kullanılması gerektiğini vurgulayan Memişoğlu, şöyle konuştu: Hastaneler, hekimler, anne adayları ve toplum ölçeğinde değerlendirmeler yaparak normal doğum konusundaki ön yargıları değiştirmemiz gerekiyor. Burada en duygusal olan anneler. Eğer anneleri iyi hazırlarsak, annelerin doğumla ilgili cesaretini artırırsak bu sorunların çözüleceğini düşünüyorum. Primer sezaryen oranının yüzde 20'nin üzerine çıktığı hastanelerle ilgili daha çok çalışacağız.
Bakan Memişoğlu, özel hastanelerdeki işleyişe ilişkin sorulara karşılık, şunları kaydetti:
"Özel hastaneler mevzuatını tamamen yeniliyoruz. Özel hastanelerde mevzuat açısından bazı değişikliklere ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Kamu hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelerin tamamı aynı standartta hizmet vermek zorunda. Aynı bilimsel çalışma ile aynı şekilde tedavi etmek zorunda.
Özel hastanelerde çok iyi örnekler, dünya çapında yapılan ameliyatlar var. Sezaryen oranları noktasında özel ve kamu ayrımı yapmıyoruz. Primer sezaryen oranları ile ilgili incelemelerimiz doğrultusunda 2025'te daha etkin olacak, anne adaylarının normal doğuma teşvik edilmesi için çaba harcayacağız. Ebelerle ilgili teşvik edici unsurlar da getirmeyi planlıyoruz."
Bakan Memişoğlu, geçtiğimiz günlerde Türk bilim insanı Dr. Özlem Türeci ile Bakanlıkta görüştüğünü anımsatarak, "Biz bu ülkede bilim insanını destekleyeceğiz. 10. Türk Tıp Dünyası Kurultayı'nda yurt dışında çalışmış çok başarılı bilim insanlarıyla toplantı yaptım. Onlar buraya gelecekler, yabancı yatırımcılara da buraya gelmelerini ve yatırım yapmalarını söylüyorum. Türkiye bir sağlık pazarı değil artık, Türkiye sağlık alanındaki üretimin ortağı." dedi.
TÜSEB'le bu konuda çalışmalar yapıldığını ifade eden Memişoğlu, konuşmasına şu sözlerle devam etti: Yabancı olup Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen veya Türk olup yurt dışında yatırım yapmak isteyen herkesi en iyi şekilde destekleyeceğiz. Bilimden bilim üretecek, sağlık alanında üretim yapacak, katma değer yaratacak herkesi destekleyeceğiz. Bilimden bilim üreterek finansal gelir elde edebilecek bir yapıyı oluşturacağız. Bilim yapmak değil, bilim üretmekten bahsediyorum. Yeni bir söz söyleyeceğim, yeni bir şey üreteceğim, yeni bir şey buldum, iddiam var diyen herkesi yurt içi ve yurt dışında en iyi şekilde destekleyeceğiz.
Hekimlerin değerli ve hassas insanlar olduğuna, eğitiminde çok emek vererek zorlu süreçlerden geçtiğine, sonrasında da 24 saat insanların iyiliği için uğraştığına, kendilerini insanlığın iyiliğine adadığına dikkati çeken Memişoğlu, hekimliğin manevi tarafı, hazzı, empati duygusunu geliştirme zorunluluğu da olan bir meslek olduğuna işaret etti.
Hekimlerin başkasının derdiyle dertlenen bir yapısının olduğunu dile getiren Memişoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: Hekimlerimizin değerli olmasını istiyorum; onlar da kendilerini değerli hissetmek istiyor. Biz iyi hekimlik yapan hekimlerimize sahip çıkacağız. Hastasına sahip çıkan, adanmışlık duygusu olan her hekimin arkasında duracağım. Bir Bakan olarak söylüyorum; ikinci ve üçüncü basamakta hastaya bakmak için değil, tedavi etmek ve hastayı sahiplenmek için çalışan hekimlerin arkasında duracağız. Hastaya bakmak için değil, tedavi etmek ve sahiplenmek için hekimlik yapacağız. Çok net söylüyorum, hastasına sahip çıkan, onun derdiyle dertlenen, empati kuran tüm hekimlerimizin arkasındayım. Hekimler çok değerli. Hekimlik, duygu ve adanmışlık mesleği.
Sağlık Bakanı Memişoğlu, ayrıca aile diş hekimliği konusunda üç ilde pilot uygulama yapıldığını, göz ve plastik cerrahi gibi bazı branşlardaki randevu sıkıntılarını gidermek için