13-07-2025 01:00:47

Kartalkaya yangın faciası davasında 6.gün! 'Televizyonda gördük, telefonla aradık açmadılar'

Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği otel yangınına ilişkin 19'u tutuklu, 32 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması 6'ncı günde devam ediyor. İlk 5 günde 32 sanığın tamamının savunması alınırken, bugünkü duruşmada müştekilerin dinlenmesine geçildi.
Kartalkaya yangın faciası davasında 6.gün! 'Televizyonda gördük, telefonla aradık açmadılar'
CANLI AKTARIYORUZ13 Temmuz 2025‘SİZ HİÇ ÖLEN BİRİNİ ARADINIZ MI?’Kartalkaya Grand Kartal Otel’de 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangın faciasının duruşmasında müştekiler dinlenmeye devam ediyor. Yangında yaşamını yitiren otelin kafe çalışanı Esra Nazik’in (25) babası Süleyman Nazik, 21 Ocak’tan itibaren hayatının tamamen değiştiğini belirterek, “Siz hiç olmayan birinin telefonunu çaldırdınız mı? Siz hiç ölen birini aradınız mı, ben aradım. Bizim evimizde neşe kalmadı. Maalesef ben kızımı kaybettim. Teşekkür ediyorum hakim bey burada aklımızda soru işareti kalmayacak şekilde yargılama yaptınız. Burada bunların yalanlarını dinledik. Hepsi ihmale kurban gitti. Kimseye hakkımı helal etmiyorum. Bu işten uzaktan yakından alakası olan herkesin ceza almasını istiyorum. Şikayetçiyim ve davaya katılacağım” diye konuştu.'KIZIMIN SAÇ TELİNİ KAVANOZA KOYDUM'Yangında ölen genç kızın annesi Şerife Nazik, çocuğunun saç telini kavanoza koyduğunu söyledi. Sanıkların yüzüne bakmasını isteyerek feryat eden acılı anne, “Bu açgözlüler yüzünden benim çocuğum öldü. Yüzüme bakın hepiniz. Ne olurdu her şeyinizi tam yapsaydınız? Benim çocuğumun hayalleri vardı. Savunma verenlerden o diyor çocuğumu görmedim kaç aydır. Bu diyor çocuğumu özledim. Ben çocuğumun saç telini kavanoza koydum. Benim kızım dünyalar güzeliydi. Benim çocuğumun bir gülüşü yeterdi. Hesap verin, ‘Suçluyum’ deyin. Çocuğumun sesi yok, kokusu yok. Sizin aç gözlülüğünüz yüzünden kızım toprağın altında” dedi. 12 Temmuz 2025AĞZIMIZA ISLAK BEZ KAPATIP BANYODA ÖLÜMÜ BEKLEDİKKartalkaya Grand Kartal Otel yangını sırasında otel müşterilerinden Sevgi Selvi (19) mahkemede olay anında yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlattı. Yangın sırasında odaya dolan dumanlardan ağzına ıslak bez kapatıp korunmaya çalıştığını ve banyoda ölümü beklediklerini söyleyen Selvi, “Ben yangın gecesinde o otelde kalıyordum. Arkadaşımın kapıya vurması sonrasında uyandım ama çok fazla duman vardı. Kapıyı açtığımızda arkadaşımız bayılmak üzereydi. Yangın sırasında otelde asla alarm çalmadı. Yağmurlama sistemi ve hiçbir şey yoktu. Biz ağzımızı ıslak bezle kapatmıştık. Biz odamızda, banyomuzda ölümü bekledik. Benim oda arkadaşlarımın hiçbiri reşit değildi. Ben burada çok utanıyorum, Duygu Hanım’a bakmaktan utanıyorum. Doruk öldü, Allah bana ikinci bir yaşama şansı verdi. Birilerinin camı kırdığını gördüm. 8027 numaralı odaya girdim. Çarşafları bağlayarak inmeye çalıştık. 10 kişi vardı, 10 kişi de hayatta kaldı. Ben artık en ufak şeyden korkar oldum. Birisi benim kapımı çaldığında o yangında kaldığımı hissediyorum, sisli havalarda duramıyorum, is kokusunda korkuyorum" dedi. 12 Temmuz 2025'BU ACIYI HİSSEDİN'Anne Sıdıka Ersin Doğan da yangında hayatını kaybedenlerin yakınlarının acı çektiğini söyledi.Doğan, oğlunun başarılı, sevgi dolu, değerli bir genç olduğunu anlatarak, "20 Ocak Pazartesi günü saat 12.00'de 'Grand Kartal Otel'e vardık. Şimdi kar pistine inecek çocuklar.' en son konuşmamız o oldu. Akşam mesajlaştık, yattılar uykuya ve son uykuları oldu. Son haberleşmemiz o oldu." diye konuştu.Yangından önceki hafta sonu torunlarının kendilerinde kaldığını dile getiren Doğan, şöyle devam etti:"Onların pijamalarını yıkamıyorum, kokluyorum. Evlerine gidiyorum, hepsinin yastıklarını kokluyorum. Onlarla iletişimim artık kokuyla. En son yangında üstlerinden çıkan malzemeleri getirdiler. Bir de onları kokluyorum. İs kokusuna adeta bağımlı oldum. O koku geçecek diye korkuyorum. Emine hanım, (şirketin yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Emine Murtezaoğlu Ergül) 'Torunlarıma bakıyorum.' dediniz. Benim torunlarım yok, gittiler, toprağın altındalar."Eşinden başka kimsesinin olmadığını belirten Doğan, "Ölmekten değil, ölmemekten korkuyorum. Çok yalnız kaldım. Bu acıyı hissedin." dedi.Doğan, çocuklarının 6013 numaralı odada kaldığını aktararak, "Saat 03.30'da birbirlerine haber vererek uyandırıyorlar. Çıkıyorlar koridora ve 6015 numaralı odaya kaçıyorlar. Atlamak ve dışarı çıkmak mümkün değil. Her şey adeta onların kurtulmamaları üzerine kurgulanmış." ifadesini kullandı. 12 Temmuz 2025'BİRAZ VİCDAN OLUR'Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda görülen duruşmada, yangında oğulları Mert, gelinleri Duygu ve torunları 9 yaşındaki Doğa ile 7 yaşındaki Mavi'yi kaybeden Uğurtan ve eşi Sıdıka Ersin Doğan'a söz verildi. Uğurtan Doğan, günlerdir acı çektiklerini söyledi.Başka çocuklarının olmadığını belirten Doğan, "Adana'da olduğumuz sürece her gün kabirlerini ziyaret ediyoruz." dedi.Doğan, oğlunun çok iyi bir baba ve eş olduğunu dile getirerek, "Oğlum, büyük bir uluslararası şirketin genel müdürüydü. Torunlarım çok iyi okullarda okuyordu. Mavi, Halit beyin (otelin sahibi tutuklu sanık Halit Ergül) torununun da sınıf arkadaşı. Ceyda hanım (şirketin yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Ceyda Hacıbekiroğlu) WhatsApp grubuna sömestr tatiliyle ilgili paylaşım yaparak indirim uygulanacağı konusunda yazı yazıyor. Bunun üzerine '2 gün kar tatili yapalım.' diyorlar." diye konuştu.Ailesine, Ceyda Hacıbekiroğlu ile aynı kattaki bir odanın verildiğini belirten Doğan, "Biraz vicdan olur. Sen çağırıyorsun, 'Size indirim yapacağız.' diyorsun. Gidiyorlar böyle bir katliam oluyor. Böyle bir yangının varlığını hissediyorsun. Yandaki odada arkadaşları var. Yangını hissediyorlar. Saat 03.30'da duman her yeri sarmış. Hemen dışarı çıkıyorlar, kalın kalın giyiniyorlar." ifadelerini kullandı.Doğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesindeki sorumlulardan şikayetçi olduklarını dile getirerek, soruşturma izni verilmesini talep ettiklerini kaydetti. 12 Temmuz 202578 CAN İÇİN ADALET İSTİYORUZKartalkaya'da otelde çıkan yangında dışarı çıkıp, tatilcileri kurtarmak için tekrar geri döndükten sonra yaşamını yitiren İntörn Doktor Yiğit Gençbay'ın annesi Serpil Gençbay, mahkemede müşteki olarak ifade verdi. Mahkemeden çıktıktan sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Ankara 11'inci İdare Mahkemesi Başkanı Serpil Gençbay, sanıkların küçük bir hukuk davası şeklinde savunma yaptıklarını belirterek, şunları söyledi:"Anlatılmaz bir duygu. Yıllarca kürsünün arkasında durup suçlularla veya kürsünün bu tarafında durup arkasında durmak çok farklıymış. O beni çok etkiledi. Çok üzüldüm. Ama kenarda durup o sanıkların yüzlerine bakmak yani bir baktım o çocuklarımızın resmen katilleriyle karşı karşıya gibisiniz. Yüzlerine bakmak istedim. Çoğu kafasını hiçbir şekilde kaldırmadı. Kaldırmadan kafaları yerdeydi. Sanki sıradan bir ticaret davası, boşanma davası. Küçük bir hukuk davası şeklinde savunmalarını yaptılar. Acılı ailelerin üzüntülerini, sıkıntılarını anlamadan bize üzücü cevaplar verdiler. Hiç kimse bir şeyi kabul etmek istemedi. Biz iğneyle kuyuları kazıyoruz. Kuyuları kazmaya çalışıyoruz ve aylardır bu mücadele sonucunda bizler bu yargılama bu aşamalara gelebildi. Acılarımızı bir kenara bırakarak inanın bu süreçte hepinizin gönlüne su serpecek bir kararın çıkması için uğraşıyoruz. Ayrıca bu olay hiçbir zaman çocuklarımızı geri getirmeyecek bunu hepimiz biliyoruz. Ölen herkes yasını ayrı ayrı tutuyor ama bizim bu mücadelemizin aslında, hatta sanıklara şunu söyledim. Bizim mücadelemiz bizim çocuklarımızın, eşlerimizin yarın daha güvenli bir gelecekte yaşaması için yapılan bir mücadele. Keşke anlayabilseniz de. Gerçekten diyorum. Hiçbirimizin canı geri gelmeyecek. Evlatlar, anneler, babalar. Bizlerin artık mesailerinin çoğu mezarlıklarda geçecek ama sizlerin, sevenlerin oradaki yargılamayı yapanlardan herkesin evladı, annesi, babası için uğraşıyor. Fakat burada sorumlular sadece içeridekiler mi? Hayır. Bunlar değil. Bunu bildiğimiz için biz başından itibaren acımızı bir kenara bırakıp hukuk mücadelesine giriştik.”‘ÇALIŞANLARDAN ÖLMEDİ SAHİPLERİNDEN ÖLMEDİ’Serpil Gençbay, "Benim yavrum, Alp’le beraber yaptıkları o ulvi şey yani o ateşe kimse girmezdi. Hiç tanımadıkları insanlar. Kimseyi tanımıyorlar ama birkaç şekilde kurtarabiliriz, diye içeri girdi. Fakat yönetim oradaki çalışanların ne hikmetse hiçbirinin vefatı yok. Yani hiç kimse ölmedi. Çalışanlardan ölmedi. Sahiplerinden ölmedi. Yönetim kurulu herkes rahatlıkla çıktı. Halbuki insan birazcık insanlık olsaydı içlerinde herkes bir kapıyı çalsa, herkes alarm çaldırsa kimse ölmezdi. Ya da bu kadar kötü sonuçla karşılaşmazdık en azından” dedi. 12 Temmuz 2025'HALA BİZ SORUMLU DEĞİLİZ, DİYORLAR'Yangında ölen Yiğit Gençbay'ın annesi Serpil Gençbay, duruşmada müşteki olarak ifade verdi. Oğlunu teşhis etmek için Adli Tıp'a gittiğinde yaşadığı o anları gözyaşları içinde anlatan Serpil Gençbay, “Oğlum 25 yaşında kısa süre önce mezuniyeti oldu. Arkadaşı ile TUS'a çalışıyordu birkaç günlüğüne oraya tatile gittiler. Televizyonda yangını öğrendik, ‘3 kişi öldü’ dediler. Telefonla aradık açmadılar. Gittiğimiz zaman bir sürü kişiyi siyah poşetlere dışında kızarmış tavuk resmi olan kamyona koymuşlar. Evlatlarını arayan insanları gördük. Doğru düzgün bilgi yok, hastanelerde yatanların isimleri yok. Bu otel bir süre önce denetlendi, eksiklikleri olduğunun söylendiğini oralarda olan insanlardan duydum. Öğleden önce oradaydık, biz saatlerce çocuğumuz öldü mü, diye öğrenemedik. Bunu bir düşünün. Bunları savunma yaparken de düşünseydiniz. Gece 03.00'de Adli Tıp'a gittim, o kapının açıldığı an filmlerde gördüğünüz gibi yavaş yavaş açılan. O anları düşünün. Biz bir kişi ölmedik, biz bin kişi öldük. Toplumda artık bu ahbap çavuş ilişkileri bitsin, diye mücadele ediyoruz. Dosyadaki bilgi ve belgelerde kimin yalan söylediği o kadar belli ki. Herkes kendisini, yakınını, aracını kurtarıyor. Hala biz sorumlu değiliz, diyorlar. Yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı, üyeleri ve yöneticiler kim varsa hepsinden şikayetçiyim. Kim varsa cezasını çeksin" dedi.Gençbay'ın konuşması sırasında salonda bulunanlar da gözyaşlarını tutamadı.‘BU YANGIN BİR KAZA DEĞİL’Yiğit Gençbay ile birlikte yanan otele girerek tatilcileri kurtarmak isterken yaşamını yitiren Alp Mercan'ın babası Eray Mercan, oğlunun yangından kurtulmasına rağmen insan olmanın gereği olarak ateşin içine daldığını ifade ederek, şunları söyledi:"Genetiği gibi kahraman oldu. Benim oğlum ne yönetici ne otel çalışanı ne itfaiyeci ama o kurtarmak için otele girdi. Hayatında ilk defa kayak yapmaya geliyor. Odasını gördüm. İçeride bir tane is yok. Yönetim kurulu başkan vekili diyor ya camdan çıkamadık, tam karşısındaki oda. Benim oğlum çıktığı yere giriyor. Resepsiyon görevlisi dışarıya çıkıyor ve tutuksuz yargılanıyor. Bir babanın evladını morgdan alması ve yüzünü görememesi nasıl tarif edilebilir. Bu yangın bir kaza değil. Denetim elemanıyım ben. Otel sahibi 300 çalışanı olduğunu bir kişinin hatasıyla yangının çıktığını pişkince söylüyor. İnsan hata yapabilir önemli olan hatayı gidermektir. Resepsiyon görevlisi ‘İkinci kattaki odada sigara içiliyordu, duman dedektörü çalışmıyordu’ dedi. Çünkü kapatmışlar. Belgeler sümenaltı edilmiş, genel müdür, ‘Kağıt üzerinde genel müdürüm’ diyor. Yönetim kurulu üyeleri 'Biz bundan anlamayız, biz çocuk bakarız' diyor. Geçin bunları. İkisi de en iyi üniversiteleri okuyor ve yaptıkları işin farkındalar" dedi. 12 Temmuz 2025BU DAVA TARİHE GEÇECEKKartalkaya Kayak Merkezi'nde bulunan Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetti, 133 kişi yaralandı. Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri Halit Ergül, Emine Murtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu, Elif Aras, Emir Aras, Zeki Yılmaz, Ahmet Demir, Kadir Özdemir, Cemal Özer, Mehmet Salun ile Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun ve İtfaiye Eri İrfan Acar hakkında 78'er kez 'Olası kastla öldürme' suçu ile 'Olası kastla kasten yaralama' suçlarından toplam 1998'er yıla kadar hapis cezası istendi.İddianamede ayrıca otelin teknik personeli Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer ve Bayram Ütkü, mutfak personeli Reşat Bölük, Enver Öztürk ve Faysal Yaver, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ile Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ile İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ile Muharrem Şen, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ve eski Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel'in 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.İLK DURUŞMA 7 TEMMUZ'DA BAŞLADIDava için Bolu Sosyal Bilimler Lisesi içerisinde yer alan spor salonu, 700 kişilik mahkeme salonuna dönüştürüldü. Mahkeme salonu, kamera sistemlerinden altyapısına kadar son teknoloji ile donatıldı. Duruşma öncesinde yoğun güvenlik önlemleri alınırken, Türkiye'nin merakla beklediği davanın ilk duruşması 7 Temmuz'da başladı. İlk 5 günde sanıkların tamamı savunma yaptı.OĞLUNU KAYBEDEN DANIŞTAY 9'UNCU DAİRE BAŞKANI MÜŞTEKİ OLARAK İFADE VERDİDuruşmanın 6’ncı günü de yoğun güvenlik önlemleri altında saat 10.30’da başladı. Sanık, mağdur ve müşteki yakınları ile avukatlar polis kontrol noktasından geçtikten sonra salona alındı. Duruşmada, mahkeme başkanı alfabetik sırayla müştekilerin ifadelerini almaya başladı.İlk olarak yangında oğlunu kaybeden Doktor Yiğit Gençbay'ın Danıştay 9'uncu Daire Başkanı babası Abdurrahman Gençbay (58) dinlendi. Yangın sırasında dışarıya çıkan ve sonrasında tekrar arkadaşıyla birlikte tatilcileri kurtarmak için içeri giren Doktor Gençbay’ın babası Abdurrahman Gençbay, evlatları katledildikleri için buraya geldiklerini belirterek, Otele gidenlere müşteri denilmez, misafir denir. Ev sahipleri tarafından uykularında katledildi. Gözümün önünde sanık yakınları ağza alınmayacak küfürler ettiler. Savunma hakkı kutsaldır saygım var ama karşısındaki insanların duygusunu anlamayacak kadar tepkisiz olmasınlar. Biz artık sizlerle hasımız ama sizden de mertlik bekliyoruz. Benim evlatlarım dışarıya çıktı, çocukların çığlıklarını duyunca gözünü karartarak o ateşin içine girdiler. İntörn doktordu ama insanlığı daha öndeydi. Cenazeleri 10'uncu katta bulundu. Ben sizin yerinizde olsam kendimi aşağıya atardım, gidip otele muz yemezdim dedi.BU DAVA TARİHE GEÇECEKAbdurrahman Gençbay, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na da otel yetkilileri hakkında şikayette bulunacağını ifade ederek, Burada organize bir vergi kaçakçılığı var. Bu kadar organize kötülük, suçu aşçı yamağına atmaya bile çekinmiyor. Bu organize suça iştirak edenler yönetmeliklerin arkasına sığınıp kendilerini, sorumluluğunu dışarıda bırakmaya çalışıyorlar. Bu dava, tarihe geçecek davadır. Tarihte yerini alır. Yapanın yanına kar kalır algısının paramparça edileceği bir dava olacaktır. Bu mazlum milletin davası olacaktır. 84 milyonun gözü kulağı bu davada. Bu yargılama sonucunda alınacak karar hukuk tarihine altın harflerle geçecek” dedi.Abdurrahman Gençbay'ın konuşması salonda bulunanlar tarafından alkışlandı.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI