Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Küresel Sumud Filosu'na katılanları tebrik ederek, "Bu asil bir eylem. Filistin davasını, Gazze’de devam eden soykırımı önlemek için bir uluslararası farkındalık oluşturmak şu anda bizim en büyük silahımız. Biz de uluslararası diplomaside açıkçası bunu yapıyoruz." dedi. Bakan Fidan, TRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki dış politika faaliyetine bakıldığında, bulunduğu coğrafya itibarıyla yoğun olmayan günü bulunmasının mümkün olmadığını dile getiren Fidan, önemli olanın, verimli, başarılı hikayelerin çıkması olduğunu söyledi.Küresel Sumud Filosu'na katılanları tebrik eden Fidan, şöyle konuştu:"Bu asil bir eylem. Filistin davasını, Gazze’de devam eden soykırımı önlemek için bir uluslararası farkındalık oluşturmak şu anda bizim en büyük silahımız. Biz de uluslararası diplomaside açıkçası bunu yapıyoruz. Bu organizasyon, faaliyetine başladığı zaman, bu sefer geniş ölçekli başlıyor, çokuluslu bir katılım var. Çok sayıda insanımız, çok sayıda gemi katılıyor, çok ülkenin vatandaşı burada. Bizim birkaç tane hedefimiz vardı bu önümüze geldiği zaman. Birincisi, bunun başarıya ulaşması. Yani bu etkinlik barış içerisinde, kimsenin burnu kanamadan ve bölgede yeni bir çatışmanın fitili ateşlenmeden bunun hedefine ulaşması ve kardeşlerimizin, vatandaşlarımızın sağ salim ülkelerine dönmesi."Filo limanlardan ayrıldıktan sonra belli ülkelerle bir koordinasyon mekanizması kurduklarını, 16 Eylül'de 17 ülkenin beyanıyla ortak bildiri yayımladıklarını anlatan Fidan, ortak mesaj verdiklerini ve buradan uluslararası bir baskı ürettiklerini vurguladı.Filoya katılanların sahipsiz olmadığı mesajını verdiklerini dile getiren Fidan, gemiler yola çıktıktan sonra seyrüsefer güvenliğinin önemli olduğunu, bölgedeki Türk Deniz Kuvvetlerinin, havadan izleme unsurlarının, İspanya, İtalya başta olmak üzere bölgedeki diğer deniz kuvvetleriyle de koordinasyon içerisinde olduğunu belirtti.Bakan Fidan, şöyle devam etti: En sonunda bu asil aktivistler gözaltına alındıktan sonra da bir an önce onların esaretine son verecek bir operasyonel hamleye girmemiz gerekiyordu. Yani Cumhurbaşkanımızın da bu konuda kesin talimatı oldu. İsrail makamlarıyla, güvenlik makamlarıyla Milli İstihbarat Teşkilatımız üzerinden temasa geçtik. Yereldeki büyükelçiliğimizdeki maslahatgüzarlığımız da ilgili makamlarla temasa geçti ve geri planda gerçekten çok fazla insanın emeğinin olduğu bir operasyonla da bugün kardeşlerimizi ülkemize getirdik. Başka ülkelerin de bu konuda bizlerden talepleri oldu açıkçası. Bu taleplere de yanıt verebildiğimiz için açıkçası memnunuz. Çünkü bu gerçekten eşine ender rastlanan asil bir eylem. Yani bu eyleme devletler mümkün olduğu her ölçüde sahip çıkmak durumundalar. Geride bir miktar kardeşimiz daha kaldı. Onların prosedürel bir mahkemesi olacak. Belki birkaç gün içerisinde de en geç onları ve diğer kardeşlerimizi tahliye ettirmiş olacağız inşallah.Filistin meselesini ciddiye alan ve ciddiyetle takip eden bir hükümet olduklarını vurgulayan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki hassasiyetinin en üst düzeyde bulunduğunu söyledi.Fidan, uluslararası toplumun Filistin meselesini her zaman ortak bir sorun olarak gördüğünü belirterek, ortak bir çabayı harekete geçirmek gerektiğini, İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Birliği zirvesinde Türkiye'nin de yer aldığı 7 ülkeden oluşan bir grup kurduklarını hatırlattı.
"TARİHİ BİR DÖNÜM NOKTASI OLDU"Müslümanları temsilen 8 ülkenin, New York'ta ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya geldiğini ifade eden Fidan, liderlerin, görüşmede Trump'a "İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun durdurulması gerektiğini" belirttiğini anlattı.Fidan, Trump'ın bu sorunu sahiplenmesinin önemli olduğunu belirterek, "Başkan Trump'ın Batı Şeria'nın ilhakına izin vermeyeceğini beyan etmesi aslında tarihi bir dönüm noktası oldu, Amerika, Filistin ve İsrail üçgenindeki ilişkiler açısından ve İslam dünyasına ve dünyanın geri kalanına Filistin meselesinde Amerika'nın verdiği mesaj açısından." dedi.Bakan Fidan, Trump'ın Gazze'de ateşkes planına ilişkin şunları kaydetti:"(Netanyahu’nun Trump’ın planını) Sabote etme ihtimali her zaman için var. Bu niyetin de ben orada olduğunu düşünüyorum. Bunun için Amerika'nın ciddiyetine ve kararlılığına açıkçası ihtiyacımız var. Yani aslında diplomatik ağırlık noktası bizim için Amerika'nın bu hatta tutulması. Onun için belli liderlerin, Cumhurbaşkanımızla beraber Trump'a bu noktada telkinde bulunmaları, onu bir hatta tutmaları gerçekten önemli, dünya barışı için, bölge barışı için."Hamas'ın Trump'ın planına ilişkin bakışını değerlendiren Fidan, Hamas'ın ortaya koyduğu müzakere tekniğinin, cevap kağıdındaki yanıt şeklinin takdire şayan olduğunu, kategorik bir reddiye değil, uzlaşmayı arayan, arabulucunun emeğine saygı duyan ancak Filistin halkının kabul edemeyeceğini, mümkün olmayanları da açıkça dile getiren bir Hamas yaklaşımı gördüklerini söyledi.Fidan, Filistin meselesinin uluslararası sahiplenilmesi, Filistin'in devlet olarak tanınması, farkındalığın yükselmesine bakıldığında, bu konuda hiç olmadığı kadar bir uluslararası sahiplenme ve bilinçliliğin bulunduğunu dile getirdi.Dünyada Filistin meselesinin etkilerine değinen Fidan, şu ifadeleri kullandı:"Yani bütün bunların olma sebebi, aslında bu problemin devam ediyor olması ve bizlerin de bu problemi mümkün olan en büyük ciddiyetle ve olgunlukla, profesyonellikle uluslararası kamuoyuna ve ilgili aktörlerin gündemine organize bir şekilde getirebilmemiz. Yani bu gerçekten kesintisiz bir faaliyet istiyor, bu çaba istiyor, çalışma istiyor. Yani bu konuda Cumhurbaşkanımız gerçekten çok yoğun faaliyet içerisindeler. Yani bizim görünür diplomaside yaptığımız inanılmaz konular var. Bazen görünmeyen, Milli İstihbarat Teşkilatının var, İbrahim Bey'in (MİT Başkanı İbrahim Kalın) çok çalışmaları var. Yani herkes yoğun bir mesai içerisinde, yoğun bir koordinasyon içerisinde Türkiye'de bu konuda. Ama bunun bir kısmını, çoğunu da kamuoyuna yansıtmadan, geri planda devam ettiriyoruz. Hassas konular. İnşallah bunu daha da ileri taşırız.""BÖLGESEL BİR İSTİKRAR PAKTINA İHTİYACIMIZ VAR"Fidan, coğrafyalarında uzun yıllardır devam eden çatışmaların, bölgesel, bölge dışı müdahalelerin temelinde yatan konunun, bölge ülkelerinin kendi aralarında işbirliğini sağlayamamaları ve belli bir miktar güvensizliğin bulunması olduğunu belirterek, bu güvensizliği baştan deklare edip, hiçbir "ama"ya, "fakat"a gerek bırakmadan, bölge ülkelerinin birbirlerinin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve güvenliğine taahhütte bulunacakları bir anlaşmanın altına imza atması gerektiğini söyledi.
Bakan Fidan, "Yani bölgesel bir istikrar paktına, platformuna, anlaşmasına, konvansiyonuna ihtiyacımız var. Bunun birinci amacı caydırıcılık değil. İkinci amacı caydırıcılık. Birinci amacı bunun, bölge ülkelerinin birbirine karşı olan güvenini mutlak hale getirmek. Sonra bu güvensizlik ortamında dışarıdan müdahalelere zemin hazırlanmasın veya terör örgütleri bundan istifade etmesin veya başka türlü istikrarsızlık oluşturucu hususlar bölgemizde istikrarsızlık oluşturmasın. Bu platforma, bu anlayışa bizim ihtiyacımız var bölgede ve bunun öncülüğünü Cumhurbaşkanımız yapıyor." dedi.Temas ettikleri görüşmelerde belli kümelenmelerin, belli oluşumların kendi aralarında konuştuğunu, bunu kendileriyle herkesin tartıştığını gördüklerini anlatan Fidan, bölgeye dışarıdan bir aktör çağrıldığı zaman bu aktörün çoğu zaman bölgeyi bıraktığı halin, geldiği halden daha kötü olduğunu belirtti.İsrail'in birçok ülkeye yönelik saldırgan tutumuna değinen Fidan, İsrail'in kayıtsız şartsız destekçilerinin bile artık bu konuda ortak gözükmek istemediklerini dile getirerek, bu saldırılar sonrası bazı ülkeler arasında güvenlik anlaşmaları imzalandığını hatırlattı.CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN WASHİNGTON ZİYARETİFidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington ziyaretine ilişkin şunları kaydetti:"Yani inanın bu ziyaret, Türkiye-Amerikan ilişkilerinde, özellikle liderler diplomasisi açısından tarihi bir ziyaret olarak nitelendirilebilecek bir ziyaret. Çünkü aslında geri planda birtakım olumsuz çevresel şartların olduğu bir dünyada, iki liderin kendi liderlik özelliğini kullanarak bütün bu sorunların çok üstüne çıkıp, çok daha büyük bir stratejik perspektifle bu alana yukarıdan bakmaları ve buna göre bir ilişkiyi sadece kendileri arasında değil, ülkeler arasında dizayn etmeye çalışmaları, yani bu ender rastlanan bir durum.Cumhurbaşkanımızın gerek New York'taki toplantısında gerek Washington'daki basın görüşmelerinde veya diğer görüşmelerde bir aksama olacağını, farklı bir türden davranış olacağını hep bekleyen ve uman kesimler vardı. Ama ortaya çıktı ki, yani Sayın Cumhurbaşkanımızın büyük bir mütevazılıkla yıllardır taşıdığı, yani gerçekten 'küresel lider' ünvanını, bu türden durumlarda 'küresel lideri' küresel ülkeler anlarlar. Yani liderlerin kendi dünyasında birbirlerine bir davranış durumu var. Orada ben çok ciddi bir saygı ve ağırlama gördüm. Yani Sayın Trump'ın Cumhurbaşkanımıza olan saygısı, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu ilişkiye ehemmiyet vermesi, saygısı da fevkalade önemli.Tabii her iki taraf da bunu kendi ülkelerinin lehine yapıyorlar. Yani büyük liderler zaten kendi ülkelerinin lehine kayıtsız şartsız, tavizsiz tavır alabilen insanlardır. Bunlar birbirlerini gördükleri zaman anlarlar ve saygı duyarlar ve birden o alandan bir işbirliği oluşturmaya çalışırlar. Cumhurbaşkanımızın Türkiye'nin menfaatleriyle ilgili tavizsiz duruşu ve çok ince bir diplomatik hat takip etmesi... Zaman zaman onun takip ettiği sofistike hattı, ince diplomatik hattı başka olumsuz, negatif kavramlarla gölgelemeye çalışan bazı muhalif çevreler var. Tabii onları dikkate almamak gerekiyor ama günün sonunda herkesin üstünde ittifak kaldığı konu, bu ziyaret bütün yönleriyle başarılı bir ziyaretti."Fidan, Türkiye ve ABD liderleri arasında ortaya konulan çok büyük bir irade olduğunu söyledi.Trump'ın Erdoğan'ı aradığını ve Hamas ile ateşkes konusuna ihtimam göstermesini istirham ettiğini belirten Fidan, söz konusu görüşmeden 6-7 saat sonra Hamas'ın Trump'ın teklifine olumlu cevapla deklarasyonda bulunduğunu dile getirdi.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, savunma sanayi alanındaki dezenformasyon girişimlerine ilişkin, "Yerlileşmemizi ve millileşmemizi mümkün kılan emeği görmeyen ve buna saygısızlık eden de bir tartışma alanı ortaya çıktı. Bunu açıkçası şiddetle reddediyorum ve kınıyorum." dedi.Bakan Fidan, TRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı savunma sanayi kısıtlamalarının kaldırılması ve milli muharip uçak KN konusundaki ifadelerine ve buna yönelik dezenformasyona ilişkin soruya yanıt veren Fidan, Türkiye'nin mili güvenliği meselesinin bu dezenformasyonların inanılmaz derece çok üstünde bir konu olduğunu dile getirdi.Dezenformasyon ve kara propaganda üzerinden üretilen suni bir tartışma olduğuna işaret eden Fidan, "Özellikle savunma sanayisinde bizim yerlileşmemizi ve millileşmemizi mümkün kılan emeği görmeyen ve buna saygısızlık eden de bir tartışma alanı ortaya çıktı. Bunu açıkçası şiddetle reddediyorum ve kınıyorum." diye konuştu.Fidan, yıllardır binlerce mühendisin emeğinin birinci elden tanığı olduğunu kaydederek, Türkiye'de birçok savunma sanayi şirketinin yıllardır ortaya koyduğu bir mücadele olduğunu, yerlilik oranının yüzde 20'den yüzde 80'e ulaştığını, bunun küçümsenecek bir durum olmadığını vurguladı.Savunma sanayi şirketlerinin ürettiği ürünleri Milli İstihbarat Teşkilatının da yıllarca kullandığını aktaran Fidan, elde edilen verileri mühendislerle ve şirketlerle paylaştıklarını anlattı.Fidan, iki yıldır kısıtlamaların ve yaptırımların kaldırılması için çalıştıklarına dikkati çekerek, şunları söyledi:"Kanada'dan kaldırdıklarımız var. Hollanda'yı, Norveç'i, Belçika'yı kaldırdık. Almanya'daki konular büyük ölçüde kalktı. Amerika'dakilerin bir kısmı kalktı, bir kısmı duruyor. Şimdi bu yaptırımları kaldırmak benim görevim. İlgili kurumlarımızdan böyle bir talep geldiği sürece bu yaptırımların kaldırılmasıyla alakalı bunu kaldırmakla mükellefim. Ben bunu kaldırmaya uğraşırken karşı taraf herhangi bir sebepten dolayı bana mantıklı izah getiremezse ve konuyu ilerletemezsek milli güvenliğim bunu başka yerden almayı gerektirir ve bu muhatabın bunu bilmesi lazım."Suriye'deki son duruma değinen Fidan, yarın orada delegeler üzerinden Halk Meclisi seçimlerinin yapılacağını belirterek, "Bu önemli bir adım, Suriye'de yeni bir hayatın, sistemin kurulduğuna ilişkin hükümetin ilanından sonraki ikinci önemli adım, esas itibarıyla kurumsallaşma olarak." dedi.- "YPG ARTIK NİYETİNİ ORTAYA KOYUP ŞAM'LA ANLAŞMALI"Fidan, stratejik düzeyde hükümetin ilanının, şu anda seçimlerin olacak olmasının ve bu seçimlerin 4 yıl süreyle görev yapacak olan bir Halk Meclisini belirlemesinin önemine işaret ederek, "Diğer taraftan Suriye'nin şu anda özellikle fiziksel bütünlüğüne yönelik tehdidi oluşturan, bölünme tehdidini oluşturan unsurların ortadan kalkması gerekiyor. Burada YPG'nin belli bir açıktan artık niyetini ortaya koyup Şam'la anlaşması gerekiyor. Diğer taraftan güneydeki Dürzi meselesinin olumlu şekilde her iki tarafın da kabul edebileceği perspektifle ülkenin bütünlüğü tehlikeye atılmadan çözülmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.Suriye'deki bu durumu daha fazla bozma potansiyeli olan ülkenin İsrail olduğuna dikkati çeken Fidan, "Burada bir oldu bitti olması, ülkenin bölünmesine yol açacak birtakım başka girişimlerin olmasını Türkiye olarak bizim kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü Suriye'deki bizim sınırımız ve sınırın öbür tarafında olan her şey bizim milli güvenliğimizle de doğrudan ilintili bir konu." ifadelerini kullandı.Fidan, milli bütünlüğü sağlanmış, birliği ve beraberliği devam eden bir Suriye'ye ihtiyaç olduğunu dile getirerek, başta Suudi Arabistan olmak üzere bölge ülkelerinin işbirliğini ve Suriye'ye katkı vermeyi sürdürdüğünü söyledi.ABD'nin Suriye'ye yönelik yaptırımlarının daha ileri düzeyde kaldırılmasının ve Avrupa Birliği'nin de biraz daha ileri adımlar atması gerektiğinin altını çizen Fidan, böylece finans ve yatırım konusundaki engellerin kalkabileceğini, belli miktardaki mülteci dönüşünün Suriye'nin ekonomisinin kalkınmasına katkıda bulunduğunu ve bunu devam ettirmeyi umduklarını anlattı.Fidan, Suriye'nin geleceğine ve bölgedeki ülkelerin yaklaşımına ilişkin, Suriye'nin bütünlüğüne ilişkin riskleri engellemeye yönelik diplomatik açıdan tedbirler alınması gerektiğini ve buna yönelik çalışmaların devam ettiğini belirterek, "Suriye'nin geleceğinin tehdit altında olduğu bir yerde ne yatırım, ne siyasal istikrar, ne mültecilerin geri dönüşü mümkün olur. Bu bir oynak zemin üzerinde hareket etmeye benzer. Bu büyük bir risk, bunun olmaması gerekiyor." diye konuştu.Şu an Suriye'deki liderliğin güçlü ve kararlı olduğunu, orada büyük bir uluslararası meşruiyet gördüğünü aktaran Fidan, 50 küsur yıldan sonra ilk defa bir Suriyeli liderin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndan uluslararası topluma hitap etme imkanı bulduğunu, bunun fevkalade önemli olduğunu hatırlattı.
- SURİYE DIŞİŞLERİ BAKANI ŞEYBANİ TÜRKİYE'YE GELECEKFidan, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani'nin New York'ta çok önemli görüşmeler yaptığına değinerek, "İnşallah bu çarşamba günü de meslektaşımız, Suriye Dışişleri Bakanı Türkiye'ye gelecek." dedi.Suriye'nin geleceği için umutlu olduklarını, belli risk alanları olsa da Türkiye'nin liderlik gücünün, diplomatik derinliğinin ve diğer araçlarının bu sorunları yönetmeye yeteceğini dile getiren Fidan, bu istikrar oluşturucu gücü kullanmaya devam edeceklerini vurguladı.Fidan, Rusya-Ukrayna savaşı ve taraflar arasındaki müzakere sürecine ilişkin, ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in en son Alaska'da görüştüğünü ve fevkalade önemli konuların gündeme geldiğini hatırlattı.Rusya'nın ateşkese ilişkin şartlarını netleştirdiğini ve Trump'ın da bunu Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupalı liderlerle görüştüğünü anımsatan Fidan, buna paralel Türkiye'nin de taraflarla görüşmelerinin devam ettiğini dile getirdi.Gelinen noktada iki tarafın da hazırlık seviyesini yükselttiğini, çatışmaların da şiddetini artırdığını kaydeden Fidan, iki tarafın da taviz vermekten kaçınarak olabildiğince harp gayretlerini ileri taşıdığını söyledi.- "RUSYA İLE UKRAYNA ARASINDA SORUNUN NEREDE OLDUĞU BELLİ"Fidan, birkaç ay sonra bir açılım sağlanabileceğine işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:"Sorunun nerede olduğu artık belli. Donetsk'te Rusların alamadığı yüzde 25-30'luk kısım var. Burası ne olacak? Ruslar burayı almak istiyorlar. Ukraynalılar diyorlar 'Burası bizim, toprak bütünlüğümüz açısından zaten çok önemli, savaşmadan bir yer verme şansımız yok.' Ruslar da diyorlar ki 'Biz savaşmaya devam ederiz, bedeli ne olursa olsun. Burayı aldıktan sonra diğer yerlere de gideriz. Onun için başka yerleri kaybetmemek için burayı verin.' Onlar (Ukrayna) diyorlar, 'Hayır biz burayı verirsek zaten başka yerleri kaybetmenin yolları açılır.' Askeri olarak gibi her iki tarafın da argümanları var. Bu argümanları, tabii ortada buluşturmak gerekiyor."Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa'ya etkisine dair konuşan Fidan, Avrupa'nın ilk defa bu kadar ciddi tehditle karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, son zamanlarda NATO ve ilgili ülkelerin Rusya'nın hava ihlallerine dair raporları olduğundan bahsetti.Fidan, Rusya'nın bunlara farklı cevapları olduğunu ve kabul etmediklerini belirterek, Avrupa'da bir alarm düzeyine gelindiğini, kendi sistemlerinde askeri kabiliyetlerinin artırılması konusunda farkındalık oluştuğunu ifade etti.ABD'nin güvenlik sağladığı Avrupa devletlerinin, uzun yıllar sahip oldukları bütçeleri altyapıya, refaha ve başka alanlara kaydırdığını aktaran Fidan, ABD'nin güvenlik şemsiyesiyle ilgili parametreler geliştirmesi ve masrafların paylaşılması konusundaki hususların Avrupa ülkelerinin bütçesinde değişikliğe gitmesine sebep olduğunu dile getirdi.Fidan, Avrupa ülkelerinin hava sahalarının ihlal edildiğini ve böyle bir tehdit bulunduğunu kamuoyuyla paylaştığına işaret ederek, böylece ülkelerin daha fazla bütçeyi diğer alanlardan keserek savunmaya aktarılması gerektiğini gösterdiğini belirtti.Rusya-Ukrayna savaşının ekonomik ve ticari sonuçlarına değinen Fidan, "Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) başından itibaren söylediği gibi bir an önce durması gerekiyor bu saçma savaşın. Kabul edilemez maddeleri var iki tarafın da. Özellikle Ukrayna'nın resmi olarak toprak bütünlüğüne halel geliyor, o ciddi bir sıkıntı. Bir formülle bu işin bitmesi lazım. O formül de zaten ortaya çıktı, çok yakınız ama inşallah biter." diye konuştu.Fidan, Türkiye'nin dış politika mimarisine ilişkin, Soğuk Savaş döneminde dış politikanın otomatik pilota bağlandığına işaret ederek, Batı'nın Türkiye'yi müttefik olarak tercih etmediği ve Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye üyelik sürecinde hak ettiği değeri vermediği bir ortamın ardından milli politikaya yönelimin 2002'den sonra başladığını anlattı.Halkın feraseti ve bilgeliğiyle güçlü ve uzun erimli ve yüksek iradeli liderliğe demir attıklarını ve istikrarı buradan ürettiklerini aktaran Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uzun yıllardır aynı dirayetle, hikmetle ve fedakarlıkla hareket ettiğini, açıkçası bu yükü, bu ateşten gömleği taşımanın her kulun, her insanın isteyeceği bir iş olmadığını vurguladı.- "TÜRKİYE HİÇBİR ZAMAN İSTİKRAR BOZUCU ÜLKE OLMADI"Bakan Fidan, Türkiye'nin hiçbir zaman istikrar bozucu ülke olmadığının altını çizerek, bu kadar kırılgan bir dünyada hem Türkiye'yi savaşlardan uzak tutmak hem de müttefiklere güven vermek için kalıcı sistem oluşturulması gerektiğini, bunun zor bir iş olduğunu kaydetti.Bu bağlamda çok kritik bir eşikte olunduğuna değinen Fidan, "Bu kritik eşikte bizim Cumhurbaşkanımıza daha uzun yıllar ihtiyacımız var. Bu projenin sağ salim bölgenin lehine tamamlanması için uzun ve güçlü liderliğe ihtiyacımız var. Dediğim gibi bizim demir attığımız pakt, güçlü liderli, uzun erimli liderlik." dedi.Fidan, Türkiye'nin güçlü ve istikrarlı, halk meşruiyetine dayalı liderlikle yola devam etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.