01-10-2025 11:29:01 Son Güncelleme: 01-10-2025 11:34:01

Göle’de 3.500 Yıllık Tarihe Işık Tutan Kazılar Başladı

Ardahan’ın Göle ilçesinde, Tigem Kalesi’nde başlatılan arkeolojik kazılar, bölgenin 3.500 yıllık geçmişini gün yüzüne çıkarıyor. Kars Müze Müdürlüğü ile Ardahan Üniversitesi’nin bilimsel iş birliğiyle yürütülen çalışmalarda, Geç Tunç ve Erken Demir Çağı’na (M.Ö. 1500–1100) ait seramik buluntulara ulaşıldı. Kazıların, Urartu Krallığı ile bölge arasındaki ilişkilerin izlerini de ortaya çıkarabileceği düşünülüyor.
Göle’de 3.500 Yıllık Tarihe Işık Tutan Kazılar Başladı
Ardahan’ın Göle ilçesinde, Tigem Kalesi’nde başlatılan arkeolojik kazılar, bölgenin 3.500 yıllık geçmişini gün yüzüne çıkarıyor. Kars Müze Müdürlüğü ile Ardahan Üniversitesi’nin bilimsel iş birliğiyle yürütülen çalışmalarda, Geç Tunç ve Erken Demir Çağı’na (M.Ö. 1500–1100) ait seramik buluntulara ulaşıldı. Kazıların, Urartu Krallığı ile bölge arasındaki ilişkilerin izlerini de ortaya çıkarabileceği düşünülüyor.
 
Tigem Kalesi’nde yürütülen çalışmalar, Ardahan’da ilk kez gerçekleştirilen arkeolojik kazı olma özelliğini taşıyor. Bu yönüyle proje, hem bölge arkeolojisi hem de Kafkasya’nın tarihsel geçiş noktalarının anlaşılması açısından büyük önem arz ediyor.
 
Kafkasya Geçidi Üzerinde Stratejik Bir Kale
 
Yaklaşık 2.100 metre rakımda, Göle Ovası’na hâkim bir noktada yer alan Tigem Kalesi, tarihi ve coğrafi konumu itibarıyla önemli bir geçit noktasında bulunuyor. Kazılar, Kars Müze Müdürü Hakim Aslan başkanlığında, Ardahan Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Ayşegül Akın Aras’ın bilimsel sorumluluğunda yürütülüyor.
 
İlk değerlendirmelere göre kaleye ait mimari unsurlar ve çevresindeki yerleşim düzeni, Geç Tunç-Erken Demir Çağı’na tarihlendiriliyor. Bölgede bu döneme ait mimari örneklerin daha önce kazı yoluyla belgelenmemiş olması, Tigem Kalesi’ni Ardahan arkeolojisinde öncü bir noktaya taşıyor.
 
Urartu Krallığı ile Bağlantılar
 
Kars Müze Müdürü Hakim Aslan, kazıların yalnızca mimari dokuyu ortaya çıkarmakla kalmayacağını, aynı zamanda Urartu Krallığı ile bölge arasındaki ilişkilerin de anlaşılmasına katkı sunacağını ifade etti. Bölgede daha önce Urartu dönemine ait yazıtların bulunduğunu hatırlatan Aslan, yeni buluntuların tarihsel süreklilik ve kültürel etkileşim açısından ipuçları vereceğini söyledi.
 
Kazı alanında tespit edilen seramik parçaları ve kalenin stratejik konumu, Tigem’in yalnızca bir savunma yapısı değil, aynı zamanda siyasi ve ekonomik bir merkez olarak işlev gördüğünü düşündürüyor.
 
Hayvancılık Kültürünün 3.500 Yıllık İzleri
 
Bilimsel kazı ekibinden Dr. Ayşegül Akın Aras ise kalenin sadece askeri değil, sosyo-ekonomik bir merkez olarak da değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Bölgenin geniş meralara sahip olduğunu hatırlatan Aras, “Antik dönemde hayvancılık temelli bir yaşam biçiminin varlığı, Göle’de günümüzde de süregelen kırsal yaşam modelinin köklerinin 3.500 yıl öncesine uzandığını düşündürüyor” dedi.
 
Aras’a göre, bu tespit arkeolojinin yalnızca yapıların değil, yaşam biçimlerinin de izini sürebileceğini ortaya koyuyor. Bu bağlamda Tigem Kalesi, yalnızca arkeolojik değil, aynı zamanda etnografik ve sosyolojik araştırmalar açısından da büyük bir potansiyele sahip.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI