Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC ziyareti dönüşünde uçakta gazeticilerle gerçekleştirdiği söyleşide iç ve dış gündem başlıklarına ilişkin önemli mesajlar verdi. Erdoğan özetle şunları söyledi:
HER TÜRLÜ DESTEK VERECEĞİZ:
(Suriye’de ateşkesle sonuçlanan gerilim) Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara orada dik bir duruş sergilemiştir. Şu ana kadar herhangi bir tavizi de söz konusu değil. İsrail sürekli tüm bölgeyi ateşe atma gibi bir gayret içinde. Suriye halkı geçmişte yaşadıkları acılardan ders çıkartıp, bu oyunlara gelmeyi kesinlikle düşünmüyor. (Şara ile) Telefon görüşmesinde bu duruşunu konuştuk. Bizden talebi nedir, ne değildir bunları öğrendik. Kendilerine her türlü desteği vereceğimizi de söyledik.
DÜRZİLERİN BOZGUNCU KOLU:
Dürzilerin üç kolundan biri İsrail ile hareket ediyor. Bunlar bozgunculuktan vazgeçmiyor. İsrail, bölgede istikrar olmasını istemiyor. Bütünleşik bir Suriye’nin kendisi için iyi olmayacağını düşünüyor ve bu türden provokasyonlara devam ediyor.
SURİYE NORMALLEŞMELİ:
YPG’nin duruşu her an her türlü değişkenliğe uğrayabilir. Bu yaklaşımın bunların uzantısı olan SDG bakımından nasıl yansıyacağı da önemli. Son gelişmelerde Suriye Cumhurbaşkanı Şara’nın duruşu, bunların olumsuz anlamda bir araya gelişini de bana göre ortadan kaldırmış vaziyette. Kararlıyız, Ahmed Şara’yı Suriye’de yalnız bırakmayacağız. Suriye’nin parçalanmasını istemiyoruz, yeniden toparlanmasını ülkemiz için de olumlu görüyoruz. Ülkemizdeki Suriyelilerin ülkelerine gönüllü geri dönüşlerinin başladığını görüyoruz. Halbuki ‘dönmeyecekler’ diye bir ümitsizlik vardı. Şimdi gönüllü geri dönüşlere başladılar. Biz de hızlanması için her türlü desteği vereceğiz. Bu hızlanmayla birlikte Suriye hızla normalleşsin, biz de güneyimizi sağlama alalım istiyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, aralarında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir’in de olduğu gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu.‘Güney Kıbrıs’a ziyaret söz konusu değil’
ONLARI DEVLET OLARAK KABUL ETMİYORUZ:
(Rum Yönetimi liderinin “Erdoğan’ı davet edeceğim” açıklaması) Benim Güney’e böyle bir ziyaret düşüncem söz konusu değil. Onlar nasıl KKTC’yi bir devlet olarak kabul etmiyorlarsa biz de Güney Kıbrıs’ı bir devlet olarak kabul etmiyoruz. Dolayısıyla benim kitabımda onlarla böyle bir görüşmenin yeri yok.TAVİZ YOK: (KKTC’li 2 siyasi partinin yöneticilerinin Güney Kıbrıs’ı ziyaret ederek Türkiye’nin uluslararası kurumlara şikayet edilmesini istemesi) Bunlar, Kıbrıs Türk halkının iradesini yansıtmayan marjinal girişimlerdir. Kıbrıs Türkleri bizim canımızdan bir parçadır. Kimse, aramızdaki bu gönül bağını zedeleyemez; Kıbrıs adasına sadece barış için gitmiş olan Türkiye’nin kahraman evlatlarına ‘işgalci’ diyemez. Kıbrıs Türk halkı, anavatan Türkiye’nin garantörlüğünü ve Ada’daki meşru varlığını tartışmaya açmaz bile. Yapılan hainlik elbette Kıbrıs Türk halkı tarafından sandıkta cezalandırılacaktır. Kıbrıs’ta çözümün anahtarı iki devletli çözümdür; bundan da taviz yoktur.Erdoğan’dan sert LGS tepkisi‘Çok büyük bir terbiyesizlik
’‘İMAM HATİP DÜŞMANLIĞI’:
(LGS tartışmasında imam hatip liselerinin hedef alınması) İmam hatip okullarının akademik başarıları, özellikle fen ve sosyal bilimler alanında giderek artıyor. Bu durum da bazı kesimleri rahatsız etmiş görünüyor. Günlerdir yürütülen ahlaksız iftira kampanyasının tek bir açıklaması vardır; o da imam hatip düşmanlığıdır. LGS’de bu kadar başarı sağlamış olan bu yavrulara niye hakaret ediyorsun? Şu anda Kartal Anadolu İmam Hatip’te, diğer imam hatiplerde bu kadar başarı grafiği yüksek olan bu yavruları, sen nasıl olur da böyle fotoğraf kareleriyle kalkıp hedef gösterirsin? Çok büyük bir terbiyesizlik. LGS’deki başarı grafiğinin herhangi bir yolsuzlukla izah edilmesi mümkün değil.
ÖZÜR DİLEMELERİ GEREKİR:
Daha 12-13 yaşındaki masum yavruların emeklerine kara çalınıyor. ‘Toksik siyaset’ derken kastımız buydu. Türkiye’nin sınav güvenliği konusunda ne kadar başarılı olduğunu cümle alem bilir. Eğer bunların zerre kadar haysiyetleri varsa, tek yapmaları gereken çıkıp sosyal medyadan linç ettirdikleri o masum çocuklardan ve ailelerinden açıkça özür dilemeleridir. Yoksa bunlar müfteri olarak anılmaya devam edecektir.‘Siparişlere yetişemiyoruz’
SİPARİŞ YETİŞTİREMİYORUZ:
Hedefimiz, savunma alanında tam anlamıyla kendimize yetmektir. İHA’larıyla Türkiye, şu anda dünyada adından söz ettiren ülke konumunda. Zırhlı taşıyıcılara baktığınız zaman gayet iyi bir konumdayız. Talepler ardı ardına geliyor. Denizde, yine aynı şekilde… Fırkateynlerde Türkiye çok önemli bir konumda. Şu anda siparişleri yetiştiremiyoruz. Pakistan’a varıncaya kadar birçok ülkeden bize ciddi siparişler var.
JET UÇAK ALIMI:
Jet uçakları alımı konusunda İngiltere ve Almanya ile attığımız adımlar söz konusu. İnşallah jet uçaklarımızı da bir an önce alacağımıza inanıyorum.‘İmralı her türlü desteği veriyor
’SABOTAJA KARŞI TEYAKKUZ HALİNDEYİZ:
‘Terörsüz Türkiye’ için adımlarımızı atmayı sürdürüyoruz. Hedefimizi sekteye uğratacak tüm sabotajlara ve yapılara karşı teyakkuz halindeyiz. Komisyon konusunda görüşmeler nihai aşamaya geldi. Bölgemizde yaşanan hadiseler, bir kez daha attığımız bu adımın doğruluğunu ortaya koyuyor. Şu anda İmralı bu konuyla ilgili her türlü desteği verdi, veriyor. İşin bu boyutu çok önemli.‘AB için köprüden önce son çıkış Türkiye’
AB, BİR GÜN BİLE BEKLEMEMELİ:
Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin canlandırılması ve ilerletilmesi için bir gün bile beklenmemelidir. Türkiye’ye karşı konulan siyasi bariyerler acilen kaldırılmalıdır. AB için köprüden önce son çıkış Türkiye’dir. Köhnemiş, saplantılı siyasi anlayışların etkisinden sıyrılmak, AB için yeni dönemi kavrayan ve Birliği geleceğe taşıyan bir hamle olabilir. Biz Türkiye olarak tam üyeliğe hazırız.‘İsrail gözü dönmüş bir canavar’
GAZZE’DE ATEŞKES PAZARLIĞI:
Gazze halkı şu ana kadar teslim olmadı ve inanıyorum ki teslim olmayacak. İsrail ise gözü dönmüş bir canavar gibi her yana saldırıyor ve inşallah bu hırsının kurbanı olacaktır. Biz Gazze’nin yanında yer almaya devam edeceğiz. Ateşkes görüşmelerinde şu anda üç konu var. Birincisi; İsrail askerleri ateşkes sonrası nerede, hangi geri çekilme bölgelerinde duracaklar? İkincisi; halihazırda ‘gıda yardımları nasıl dağıtılacak?’ konusunda Hamas ile İsrail tarafı tam bir mutabakata varabilmiş değiller. Üçüncüsü; 60 günlük ateşkes sağlanırsa, rehineler verildikten sonra ateşkesin devam edeceği konusunda İsrail’in bir taahhütte bulunması gerekiyor. Hamas’ın talebi bu. İsrail de bunu yapmak istemiyor. Amerika, Mısır ve Katar bizlerin de desteğiyle bir orta yol bulmaya çalışıyorlar. Yani şöyle bir şey olmasın konumundayız; Rehineler verildi, 60 gün ateşkes oldu, 60 gün sonra bugünkü duruma tekrar gelindi. Eğer ateşkesin kalıcılığına ilişkin bir taahhüt alınamazsa, yani zorlayıcı bir sistem olmazsa Hamas’ın bunu kabul etmesi sadece bir tercih olacak. Bugün mü ölelim, 60 gün sonra mı ölelim tercihi... Onun için bu noktada devam eden ciddi bir pazarlık süreci var.