Öyle maske dediysem bu maskeli balo değil. Hemen hemen her insanın yüzünde taşıdığı maskeden bahsediyorum. Kaç çeşidi vardır bilinmez; ama oldukça fazla olduğu bir gerçek. Kimi yüzünde kolayca çözemeyeceğiniz bir dünya taşır. Bakışı, katı ve zalimdir. Dünyaya aldırmaz. En çok da gözlerinize bakmaktan çekinir. Bakarsanız, yüreğinin inceliklerini görmenizden ve onun bu dünyasını keşfetmenizden korkar. Bu maskeler, en sert görünüşe sahip olsalar da en iyi yürekli olanlardır. Sahiplenicidirler.
Güleryüzlü olanları ağlamaya elverişli iklim gibidir. Ben mutluyum havası estirirler etraflarına kendince "beni her şey mutlu ediyor" mekanizması geliştirirler. İşte en hassas ve kırılgan olanları bunlardır. İdârecidirler.
Mâsûm ve bebek yüzlülere gelince. En tehlikeli maske türüdür. İyi ve sevecen rûhu altında duygularında fırtınalar kopan, yaşamda en çok zorlanan, sürekli kendi içlerinde her defasında yeni yaşam kuran, hem karşısındakini hem kendini kandıran, tehlikeli dediysem de en çok kendine zarar veren tiplerdir. Kararsızdırlar.
Ya yalancı olmayan maskelere ne demeli. O, her zaman doğruyu söyler, doğruyu yaşar; ama en büyük yalanı kendine söyler. Duygularından kaçarlar. Onlara göre yalan olmayan yanları koruyucudur. Bu şekilde kabuklarını kırmadan yaşarlar. Eh, kırılırsa yalan olur. Korkaktırlar.
Cesaret maskeleri taşıyanlarrrrrr. Korktuklarını hiç belli etmezler. Bu maskenin arkasında saklanmak, oldukça titizlik ister. Korktukları belli olursa, girdaba düşerler. Her şeyleridir cesaretleri. Pek topluma karışmazlar. Yani cesaret ister toplum En zararsız ve kendi halinde yaşayanlardır. Koruyucudurlar.
Sakin maskeler vardır. Gördüğünüzde imrenirsiniz bu kadar sakinliğin altında nasıl bir fay hattı taşır ancak o fay hattının üzerinden geçenler bilir. Laf aramızda en çok korktuğum tiplerdir. (Eee, yavaş atın tekmesi sert olur.) Sakin birini gördüğünüzde sakın dalına basmayım Kırıcıdırlar.
Sıra geldi seviyeli maskelere. Sürekli atağa geçmeye elverişli yapıları vardır. Kendi seviyelerini korurken karşısındakinin seviye sınırlarını zorlarlar. Göründüğü gibi olmayan bu gurup ki istisnalar hariç mesafenizi korumanız gereken türlerdir. Kışkırtıcıdırlar.
Dost maskeler. Ahh, onlar. Madem ki dostlar, neden hep dostlarımızdan zarar görürüz bir düşünün. "Bırakıp da gitti dost bildiklerim" gibi Seçimlerimizde en dikkat etmemiz gereken ilişkilerdir. Sinsidirler.
Böyle sıralanır gider. Bâzen düşünürüm. Görüntü bu kadar aldatıcı olabiliyorsa, kimbilir gereksiz yere kaç kişinin kalbini kırıyor, kaç kişiyi mutsuz ediyor ve hak etmediği değeri veriyoruz. İnsan, aynaya baktığında "Ben hangisiyim acaba?" demekten kendini alamıyor. Ne kadar aynadaki şeklimize baksak da görüntümüz de yansıma değil mi? Eğer geliştikçe, büyüdükçe, ilerledikçe baktığımız toplumun gerçek yüzünü görebiliyorsak, yansımalar bizi yanıltmıyorsa; işte derinlerde yansımayı değil rûhundaki gizemi görmüşüzdür. İşte o zaman yeni bir lisân daha öğrenmişizdir. RUH DİLİ.