Bugün hep birlikte bir temizlik yapalım. Eee, birlikten kuvvet doğar. Ama ben, kendim için yardım istemiyorum. Herkes, kendi evini temizleyecek. Bu, öyle sıradan bir temizlik değil; söyleyeyim. İtina istiyor ve bu evin sadece iki odası var. Biri BEYNİMİZ, diğeri KALBİMİZ.
Garip geldi değil mi? Nasıl temizlemek lazım onları diye düşündünüz. Ama her zamanki gibi kimimiz, daha titiz temizlik yapar; kimi, fazla incelemez; kimi de "Amannnn, olduğu kadar olsun." der. Bu, size kalmış. Siz karar vereceksiniz.
Annem, ben daha küçükken ondan bir şey istediğimde; eğer vakti yoksa şöyle derdi: "oğlum, git başımdan. Şimdi zaten beynimde bin bir tane tilki dolanıyor." O zaman neden bin bir tane derdi hiç bilmiyorum. Daha sonraları birkaç kişiden daha duydum. Sanırım bu tilkilerin sayıları belli. Ne aşağı, ne yukarı. Önce düşündüm ki bu tilkilerin kafesinden başlamak lazım. En azından bin tanesini salsak, kapısını açıp sadece bir tanesi yeter. Eh, o da kalsın lazım olur.
Evet, açtınız mı tilkilerin kafesini, tamam. Şimdi bırakın bin tanesini ve kapayın kapıyı; geri gelmesinler. Ne de olsa rahat volta atıyorlar beynimizde.
Karanlık bir yer var. Orası neresi dersiniz? Tabii ki düşünce odası. Aman Yarabbi, ne çok şey birikmiş. Arapsaçı gibi karışık. Ne zamandır bakmıyoruz kimbilir. Lambası da bozulmuş. Önce ışık lazım. En yüksek woltundan bir ışık takın; yoksa bu düğümler çözülmez karanlıkta. Evet, bakıyorum da düğüm çözmek, hoşunuza gitti ve dolanan tüm düşüncelerimiz açıldıkça ne kadar hafifliyoruz öyle değil mi? Olumlulardan olumsuzları çıkarırsak eşittir artı. Süperrrrr.
Bence bu odada biraz fazla kalacağız gibi en karmaşık yer. Ama hiç değilse başladık. Başlanmış iş, bitmiş iştir. Pes etmek yok.
Sıra geldi kütüphaneye. Ne kadar çok kitap var. Bazısı bitmiş, bazısı atılmış, bazısı tozlanmış, bazısı da yarım kalmış. Okuyup atmışız bir kenara. Önce isterseniz değerlerine göre ayıralım onları. Bir kutu bulundurun. Az sonra lazım olacak. Bazısı, hayatımızda gereksiz. Önce onlardan kurtulalım. Hepsini raftan indirin. Evettttt, şimdi olumsuz etki yapanları ayıralım kutunun içine. Rafların tozunu alalım. Yarım kalanları orta rafa yerleştirelim; belki birgün tamamlarız. En değerlileri, en üst rafa koyalım; tozları alınınca ne güzel oluyorlar. Onlara değer vermeliyiz. Çünkü anılarımız lazım ettikçe bir anımızı hatırlarız. Şimdi lüzumsuz kitapları kutuya yerleştirip kapatın kapağını ve hiç açmayın. Hatta koli bandı ile bantlayabilirsiniz.
Oh, beynimiz biraz hafifledi değil mi? Bu temizlik iyi geldi hepimize. Yoruldunuz, ama değecek.
Şimdi sıra kalbimizde. Açalım kapısını. Offf, ayağıma bir şey battı. Canımı yakan cam kırıkları. rüzgâr mı esmiş ne? Değerli olan ne varsa paramparça. Dikkat edin, onları toplarken kanatmasın bir yerlerinizi. Önce pencereyi açalım ve topladığımız tüm kırıkları atalım oradan çöpe. Artık yapıştırsanız da işinize yaramaz. Çoğumuz, kıyamaz ve her bir parçayı yapıştırmaya kalkar. Eğer fark edersek, atmak en iyisi. Çünkü ne kadar onarmaya çalışsanız izi kalır.
Bu yüzden hiç ardınıza bakmayın ve atın onları. Emin olun; siz, onlardan daha değerlisiniz.
Bir ağlama sesi var, duyuyor musunuz?
Yok, yok, bir çocuk değil. Duygularınız ağlıyor. Çok yalnız kalmış uzun zamandır. Size ne kadar ihtiyaçları var. Tutun onların ellerinden. Başkaları yüzünden yeterince üzülmediler mi?
Silin gözyaşlarını. Görmüyor musunuz, pas tutmuş akan yaşları. Temizleyin onları. Siz, onları sevip şefkat göstermezseniz bir başkası sever mi? Bakın, temizlendikçe daha bir parlak oluyorlar ışık gibi. Bilin o ışığın değerini. Çünkü size yol gösterecek siz bırakmazsanız bir kenara unuttuğunuz duygularınızı. Şimdiden gülmeye başladılar bakın. Sanırım bu temizlik, işe yarayacak. Oleyyyyyy.
Bakın, bir ses geliyor kalbimizin sokaklarından. Eskisini yenisi ile değiştiriyoruzzzz. Bir baksak mı ne? Kalbinden bir hüzün verene iki mutluluk bedava. Bence câzip. Ne dersiniz, eskimiş hüzünlerimizi yeni mutluluklarla değiştirelim mi? Evet diyorsanız ne duruyorsunuz? Hadiiiiii. Böyle fırsat, her zaman elimize geçmez. Sanırım en güzel temizlik, bu oldu.
Gün, bitmek üzere. Nasıl? Yoruldunuz mu?
İyi bir temizlik oldu. En azından elinizden geleni yaptığınızı düşünüyorum.
Su ve sabun kullanmadan da temizlik olabiliyormuş. Hem daha az masraflı, hem de daha kalıcı. Yorulduk, ama değdi diyeceğim; fakat hiç yorgunluk hissetmiyorum. Ya sizler?
Tam tersi o kadar hafifledim ki.
Sizlerde deneyin. Her bahar temizliğe bekliyorum.
Eh, temizlik imandan gelir. Bizim de suyumuz sabunumuz imanımız olsun.