Peki, ya daha ötesini? Bazı rivayetlerde "insanoğlunun aslında dünyaya daha önce altı kez geldiği, bu gelişinin yedinci ve son gelişi; bu seferki soy babasının da Adem olduğu" söylenir. Aslında insanın genel yapısı göz önünde bulundurulduğunda; tıpkı dünyada mutluluktan da mutsuzlukta da sıkılıp değişiklik arayıp başını belaya sokması hoşuna gittiği düşünülürse, belki de Cehennem ve Cennet'te de uzun süre bulunmak, can sıkıcı olabilir mi acaba diye aklıma gelmiyor değil. Belki de dünyaya daha önce gelmişizdir. Hinduizm ya da Budizm'e inananların bu dünyaya sonraki hayatında ya da daha önceki hayatında hayvan olarak gelebilme ihtimalini düşündüren, acaba aynı sebep olabilir mi? Ya reenkarnasyon meselesi? Bunun açıklaması da yine aynı mevzû olabilir.
Daha önce ki hayat derken, illâki şimdiki süregelen insan soyu değil de daha önceki insan soylarından kalma hatıralar da olamaz mı?... Peki böyle düşünülürse acaba daha öncede kıyamet koptu mu? Gerçekten insanın aklında bu konuda dipsiz kuyular oluşuyor; düşün, at kuyudan aşağı, düşün at kuyudan aşağı. Dipsiz kuyu.
Şöyle bir kafamda canlandırıyorum kul aklımla; kıyamet kopmuş, yüce mahkeme kurulmuş; cehennemlikler, Cehennem'e; cennetlikler, Cennet'e gitmiş. Cehennem de sürekli yan. Yan. Nereye kadar? Sonsuzluk. Yani ebediyet. Kelimeyi söylerken bile sonu yok gibi. Sonra Cennet; değer biçilemeyen mücevherlerden bırak takıları, köşkler, yataklar, giysiler. Tuba ağacından aklından ne geçerse istiyorsun ve sana veriyor (bu arada aklıma acaba bu ağaçlara çaput bağlama hurâfesi, oradan mı geldi insanların aklına diye bir soru takıldı? Hani ya benzetme bakımından
İçinden türlü içeceklerin aktığı nehirler. Acaba bunları yaşadık mı? Peki sıkıldık mı? Bu yüzden tekrar mı gönderildik? İnsanların binlerce yıl öncesi bile, belki de uzaya gittiğine dair iddialar var. E, şöyle bir düşününce belki de daha önce dünyaya gelmiş insan soylarının izleridir. Tıpkı bizim gibi, belki de daha ileri düzeyde teknolojiye sahip olmuşlardır.
Güney Amerika'da bazı arkeolojik araştırmalardaki resimli bulgular da vardır. Biraz uzaylıya biraz da insana benzer bazı varlıkların dünyaya geldikleri ve onlara tarım ve sağlık başta olmak üzere çoğu konuda eğittikleri ve bilgilendirdikleri söylenir. Daha da ileriye götürüp aklıma gelen şu düşünceyi de yazmak istiyorum: Belki de onlar, daha önceki insan soyları. Onlar için, ne de olsa yaşam bitti Kıyamet koptu. Belki de onlar için bildiğimiz manadan çok farklı bir ceza ve ödüllendirme sistemi vardı. Buna göre onlar da oldukları yerden bize yardıma geliyorlar. Tabii hiç şüphesiz ki bunlar, iyi olanlar.
İnsanlığın daha önce dünyaya gelmiş olabileceği savını ortaya atanların bazıları, Kurân'da Bakara sûresinde geçen meleklerin bir cümlesini de dayanak alabiliyorlar. Kurân'da melekler: “Yeryüzünde kan dökecek fesat çıkaracak varlıklar mı yaratacaksın?” diye bir soru yöneltiyorlar Allah-ü Teala'ya. Meleklerin gelecekten haber alması gibi bir durum söz konusu olmadığına göre; "Acaba. Onlar da insanlığın daha önceki hallerine bir göndermede mi bulunuyorlardı?" diye düşünen insanlar var.
Dünya'mızın yaşı, milyonlarca yıllarla ölçülüyor. Ama insanlık tarihi, çok zorlarsanız on bin yıl, belki biraz daha. Ama daha fazla değil. Dinozorlar bile belki de insanlıktan önce var oldular ve yok oldular. Nuh Tufanı'nın pek çok izi sildiğini unutmayalım. Eğer kalanlar bunlarsa, acaba daha ne türlü kalıntılar vardı? Gerçi şöyle diyenler çıkabilir: "Bu kalıntılar, zaten Nuh Tufanı'ndan sonra oluşanlar diyenler olabilir." Peki bunu kim ispatlayabilir ki? Yani Dünya'nın yaşı, bu Dünya'ya insanlığın birkaç defa gelmesine yetecek kadar uzun. Acaba o insanlar, Dünya'yı bizden daha iyi mi kullanmışlardı? En yıkıcı insan soyu biz miyiz ki? Bu sebepten mi Cehennem, çok korkutucu şekilde bize göz kırparken; Cennet, çok davetkâr olanaklarla kucak açıyor. Eğer söylenildiği gibi bu son insan soyu ise; ki sanırım bırakın sonraki insan soyuna, kendi torunlarımıza bile yaşanacak yer bırakmadığımıza göre, son insan soyu olabiliriz.