24-02-2021 12:43:25

Volkan TOPKAYA dan Anlamlı ve Düşündürücü Çıldır ve Ardahan Analizi

Volkan TOPKAYA Çıldır Gölü ile ilgili Kars ve Ardahan arasında süre gelen tartışmalı gerçekleri analiz ederek nelerin hesapları yapıldığını vurgulamış ve tartışmaların kaynağına inerek gerçekleri ortaya koyduğu yazısı çok ses getirecektir
Volkan TOPKAYA dan Anlamlı ve Düşündürücü Çıldır ve Ardahan Analizi

ÇILDIR İLÇESİ VE KOPARILAN 8 KÖY

Yıllardır tartışılagelen ve son günlerde isminin önünde “Millî” ibaresi bulunan özel bir kurumun reklamında tekrar gündeme gelen “Çıldır Gölü Kimin?” sorusu herkesin malûmudur. Güncel çekişmelerin ötesinde bir cevabı var bu sorunun. 3000 yıldır Türk yurdu olan bu toprakların içerisinde bulunan Çıldır Gölü’nün sahibi bundan tam 100 yıl önce de tescillediği gibi elbette ki Türk Milletidir. Çok şükür ki 20 kilometre doğumuzda bulunan Ağbaba Nahiyesi’ndeki Arpa Gölü’nün ve onun da ilerisindeki Gökçe Göl’ün kaderini yaşamıyor bugün Çıldır Gölü. Bugün adları “Arpi” ve “Sevan” gibi “Çrdillo ya da Palakazio” değilse bu gölün adı, 100 yıl önceki son kurtuluş savaşımızda kanlarını döken ulu ecdadımızın sayesindedir. Çok ta göz önünde almadığımız Aktaş/Karsak Gölü’nün diğer yarısının hangi ülke sınırlarında kaldığını da hatırlarsak zihnimizde bazı kavramlar daha net oturacaktır. Bahsini ettiğimiz kısır tartışmalara bu açıdan da bakmamızın faydalı olacağı düşüncesindeyim.

 

​Dikkat çekeceğim asıl konu Çıldır Gölü tartışmalarının asıl kaynağı ile alâkalı olan 1992 referandumudur. İlk olarak 1924’de il statüsünü kazanan ancak 1926’da Kars’a bağlanarak ilçeye dönüştürülen Ardahan, 1992’de Iğdır ilçesi ile eş zamanlı olarak Kars’tan ayrılarak tekrar il konumuna gelmiştir. Yeni kurulan İl’in Kars sınırının kuzey sınırının büyük bölümünü de Ardahan sınırlarında kalan Çıldır ilçemiz oluşturmuştur. Yeni taksimata göre Çıldır Gölü’nün güney, güneydoğu ve güneybatısında kalan köyler de Çıldır İlçesine bağlı olduğu için Göl’ün tamamı da Ardahan hudutlarına dâhil oluyordu. Buraya kadar bir sorun görünmüyor. (Tabi ki Ardahan açısından.) Ancak Çıldır İlçesi’nin ve Çıldır Gölü’nün Kars sınırları dışarısında kalması bu ilin siyasî çevrelerini oldukça rahatsız etmiştir. Zira hem Gürcistan’la hudut olması sebebiyle stratejik açıdan önemli konuma sahip bir bölge elden çıkmış hem de Çıldır Gölü gibi önemli bir su kaynağı artık Kars’ın değildi.


Bu rahatsızlıklar neticesinde Göl kenarında ve civarında yer alan Gülyüzü (Peyreşen), Bozyiğit (Geyreşen), Taşköprü, Göldalı (İrişti), Aygıngün (Kızılveran), Çanaksu (Gaverman), Doğruyol (Cala) ve Kakaç Köyleri’nin bir referandum yoluyla Arpaçay’a bağlanması ve Çıldır Gölü’nün hiç değilse yarısının tekrar elde edilmesi hedeflenmiştir. Bu 8 köyün haricinde hedefte olan Akçakale Köyü de vardır. Hatta Akçakale’nin de benzer bir referandum yoluyla Arpaçay’a bağlanması günümüzde de birtakım teşebbüslerle gündemde tutulmaktadır. Akçakale de Arpaçay’a bağlanmayı kabul ederse Çıldır Gölü’nün %49’a %51 olan dengesi Kars lehine dönecektir.

 

Her ne kadar adı geçen köylerin Çıldır İlçe merkezine ve Ardahan İl merkezine olan uzaklıkları öne sürülse de asıl amacın bölgedeki nüfus ve ekonomik potansiyelin Kars lehine çevrilmesi olduğu aşikârdır. Örnek verecek olursak; Göldalı Köyü Çıldır’a 39, Ardahan’a ise 82 km mesafededir. Oldukça uzak olduğu görülmektedir. Ancak diğer taraftan Baltalı (Tatalet) Köyü ise Çıldır’a 44, Ardahan’a ise 87 km uzaklıkta yer alıyor. Aynı mantıkla düşündüğümüzde Baltalı’yı da daha yakın olan Ahılkelek’e mi bağlamalıydık? Bu mantıkla güdülen gaye, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu projesini sırf “Çıldır’dan geçmesin”, “Ardahan’a ne kadar uzak olursa o kadar iyi” mantığıyla örtüşen bir anlayışın neticesinde ortaya çıkmıştır. Emin olabilirsiniz ki demiryolunun son noktası bugün Göy Dağ ise bu da başka çare olmadığındandır. Eğer Ermenistan’la ilişkiler “bir zamanlar” planlandığı gibi gitseydi, trenin Kars’tan sonraki ikinci ana durağı Tiflis değil, ya Gümrü ya da Erivan olurdu. Bizler de bugün görmekle yetindiğimiz trenin dumanını dahi göremezdik. “Coğrafya kaderdir” dedikleri şey bu olsa gerek…

 

Meselenin kültürel boyutuna ve adı geçen köylerin Çıldır ile olan manevî bağlarına da değinmek gerekir. Bugün Kakaç’ta 30 yaşın üzerinde olan herhangi birine “nerelisin?” diye sorduğunuzda alacağınız cevap “Çıldır”dır. Doğruyol’un yetiştirdiği başta merhum Sabri Şimşekoğlu ve günümüzde bu kültürü devam ettiren âşıkların isminin önünde “Çıldırlı” ibaresi bulunur. Peyreşen’in yetiştirdiği merhum Taşlıova, “Çıldırlı Şeref” olarak tanınır. Bayram Denizoğlu’nun şiirleri, koşmaları Çıldır’a ithaftır. Nüfus cüzdanları, soy kütükleri değişse de kökler ve ruh kimlikleri Çıldır’a aittir. Değil 29, 129 yıl geçse dahi hatırlardan çıkmaz bir gerçektir.

 

Bu sebeptendir ki kamuoyunun Ardahan’dan ve Çıldır’dan siyâsi emellerle koparılan 8 köy için duyarlılık göstermesi elzemdir. Bu mesele hem “sudan sebeplerle” çıkan faydasız tartışmalara bir son verecek hem de daha somut gerekçelerle İlimizin ve İlçemizin gasp edilen hakları üzerine daha sağlıklı düşünme ve çözüm üretme imkânı sağlayacaktır. Yaptığımız kamuoyu araştırmalarında bu köylerde yaşayan hemşerilerimizin de konuya istekli ve duyarlı oldukları görülmektedir. İlimizin ve İlçemizin en büyük problemi olan nüfus azalmasına da katkı sağlayacak bu “öze dönüş” girişiminin Devletimiz nezdinde de kabul göreceği kanısındayım. Elle tutulur tarihi gerçeklerin ışığında tartışmak ve çözüm üretmek daha isabetli olacaktır.

  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI